BAŞARI VE HİZMET TAKTİR EDİLMELİ…
SPOR 27.05.2021 23:17:16 0

BAŞARI VE HİZMET TAKTİR EDİLMELİ…

BAŞARI VE HİZMET TAKTİR EDİLMELİ…

Günler öncesinde yazacaktım bu yazıyı. Ancak, gündem yoğun olunca ne yazık ki bugüne sarktı. Spor camiasında Ergin Ulun’u bilmeyen yoktur. Bilmeyenler için anlatacak olursak, Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu (ASKF) Genel Sekreteri aynı zamanda Çukurova Belediyesi Spor Müdürüdür…

Deyim yerindeyse “Atom Karınca” gibi yerinde duramaz, hep sporun ve sporcunun geleceği için ter döker. Ergin Ulun bir yandan Çukurova Belediyesi’ndeki görevini sürdürürken, diğer yandan ASKF’deki görevini de icra ediyor. Deyim yerindeyse 7-24 amatörlerin hizmetinde. Hep genç, dinamik insanların belli görevlerin başında olmasını desteklemişimdir.

Ergin Ulun kardeşim geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabında bir yazı paylaştı. Yazısı dikkatimi çekti.

Ergin Ulun, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımı noktasına, virgülüne dokunmadan buradan aktarıyorum.

“TEBRİKLER

Başarılı kime denir? Bir işi iyi, güzel, yararlı bir sonuçla bitiren, bir şeyde başarı gösteren, başaran kimsedir.

19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı kutlamaları çerçevesinde, bugün bir daha gördük ki başarılı tabirini tam olarak uhdesinde barındıran ve geldiği günden beri bunu Adana sporuna, spor camiamıza fazlasıyla hissettiren, kısa zamanda spor kamuoyunda herkesin takdirini toplayan ve gelecek günlere umutla bakmamızı sağlayacak düşünceler ve projeler içerisinde olan Gençlik ve Spor İl Müdürümüz Sn. Muzaffer Çintimar'a, Adanalı bir spor sever olarak, gönülden teşekkür ediyorum.

Başarılarınız daim olsun”

Başarılı olan ve hizmet veren insanlara teşekkür edilmesi gerektiğini hep yazmışımdır.

Şunu da açıkça ifade etmeliyim ki,

Gençlik ve Spor İl Müdürü Muzaffer Çintimar, göreve gelmeden önce Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü için bir çok isim dillendiriliyordu. O zaman ben Adana’da bir çok spor adamı olduğunu ve Adana’dan bir ismin göreve getirilmesi gerektiğini yazmış ve söylemiştim. Hatta Sarıçam Belediyesi Spor Müdürü Kadir Gül’ün o makama getirilmesi gerektiğini ve başarılı olabileceğini de yazmıştım.

Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne Muzaffer Çintimar atandı. Sayın Çintimar’ı geldiğinden bu yana takip ederim. Ergin Ulun kardeşimin yazdığı gibi Adana sporuna faydalı olmak için elinden gelen çabayı sarfediyor. “Ben bilirim” havasında olmayıp Adana’daki spor kulüplerinin, kuruluşlarının temsilcileri ile birlikte çalışarak Adana sporuna katma değer kazandırıyor.

Örneğin iki gün önce, Gençlik ve Spor İl Müdürü Muzaffer Çintimar, ASKF Başkanı Ahmet Bozan, Adana Futbol İl temsilcisi Bülent Oymacı ve yönetim kurulu üyeleri ile birlikte spor tesislerini gezerek karşılıklı istişarede bulundular.

Bir insan tek başına birçok şeyi başaramayabilir. Ancak, birlikte hareket edildiği zaman tüm zorluklar aşılır, hizmet verilen kente daha faydalı olunur diye düşünüyorum.



Yıllar önce Adana’da görev yapan Valimiz kıymetli insan İlhan Atış’ın bir sözü vardı. İlhan Atış şu sözleri sarf etmişti:

“Bir kuruma gittiğim zaman o kurumun yetkilisinin oturduğu koltuğu şöyle bir elimle tutarım. Eğer koltuk sıcaksa o kurumun müdürü o koltuktan kalkmıyor, dolayısıyla görevini tam anlamıyla yapmıyor…”

Koltuklarını ısıtmayan, sorunları yerinde tespit edip çözüm üreten müdürler, tam bir görev insanlarıdır ve hizmet aşkıyla yanarlar…

Ben de sevgili kardeşim Ergin Ulun gibi, Adana sporuna katma değer kazandırma çabasında olan Gençlik ve Spor İl Müdürü Muzaffer Çintimar’a, hem bir spor yazarı, hem de yıllarını judo sporuna vermiş bir judoka olarak teşekkür ediyorum.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°