Başkanlar tarihi kentler fuarında
Manşet Haber 19.10.2012 00:01:05 0

Başkanlar tarihi kentler fuarında

Başkanlar tarihi kentler fuarında

Antalya’da Tarihi Kentler Birliği tarafından düzenlenen “Restorasyon Renovasyon ve Kültür Mirasını Koruma Fuarı” törenle açıldı.
Fuarın açılışını Antalya Vali Vekili Recep Yüksel, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mustafa Akaydın, Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı Asım Güzelbey, Avrupa Tarihi Kentler Birliği Başkanı Louis Roppe, ÇEKÜL Başkanı Metin Sözen ve diğer konuklar birlikte yaptı.
Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz ve diğer konuklar açılış sonrası stantları gezdi. Zihni Aldırmaz stant ziyaretleri sırasında Mardin standında taş oymacılığı yapan usta ile bir süre sohbet etti. Stantların ziyaret edilmesinden sonra fuar kapsamındaki Tarihi Kentler Birliği 2011 Özendirme Yarışması Sergi açılışı yapıldı.
Zihni Aldırmaz sergide Adana’nın ödül kazandığı uygulama ile ilgili konuklara bilgi verdi. Fuarın ilk günü daha sonra çeşitli oturumlarla devam etti.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°