BAYRAKTAR: DOMATES TARLADA KALDI. İHRACAT ACİLEN AÇILMALI
Manşet Haber 20.08.2020 07:45:43 0

BAYRAKTAR: DOMATES TARLADA KALDI. İHRACAT ACİLEN AÇILMALI

BAYRAKTAR: DOMATES TARLADA KALDI. İHRACAT ACİLEN AÇILMALI






Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, fiyatların salçalık domateste 30, sofralık domateste 60 kuruşa kadar düştüğünü ifade ederek, “Üretim maliyetinin altında kalan fiyatlar üreticilerimizi mağdur ediyor” diye konuştu.





Bayraktar, fiyatlardaki düşüşün devam etmesi durumunda domates üreticisinin üretimden çekilebileceğini veya alternatif ürünlere yönelebileceğini bildirdi. Pandemi ile birlikte gıda güvencesinin öneminin daha iyi anlaşıldığına işaret eden Bayraktar, Türk çiftçisinin bu süreçte büyük fedakarlık göstererek tarlasında kaldığını, üretime devam ettiğini hatırlattı.





-“Üretim maliyetleri arttı”





Ülkesi için, vatandaşlarını doyurmak için büyük bir özveri ile üreten çiftçilerin, bu süreçte çeşitli olumsuzluklarla karşılaştığını belirten Bayraktar şöyle devam etti:





“Doğal afetler ve bitki hastalıkları ile mücadele eden, aralarında domates üreticilerimizin de bulunduğu çiftçilerin birçoğu fidelerini yeniden dikmek zorunda kaldı. Bu durum üretim maliyetlerini önemli ölçüde artırdı.





-Pazarlama sorunları-





Bütün bu olumsuzluklara rağmen pes etmeden üretime devam eden çiftçilerimiz bugün ise pazarlama sorunları ile karşı karşıya kalıyor. Domatesin tarlada kalmaması için ihracatın acilen açılması gerekiyor. Sofralık domateste sorunun çözümü için Irak ve Suudi Arabistan’a ihracatın yolu açılmalı, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Büyükşehir Belediyeleri de alım yaparak zor durumdaki üreticilerimize destek olmalıdır.”





-Salçalık domates-





Salçalık domates üreticilerinin de maliyetin altına düşen fiyatlar nedeniyle zarara uğradığını belirten Bayraktar, sözleşmenin esaslarına uymayan salça fabrikalarını insafa davet etti.





Sorumluluklarını yerine getirmeyen bazı salça fabrikalarının üreticilerin zararına göz yumduğunu ifade eden Bayraktar, “Sözleşmenin gereğini yerine getirmeyip maliyeti karşılamayacak fiyatlardan alım yapan fabrikalar, fiyatların düşmesine neden olmuştur. Fabrikalar şunu çok iyi bilmelidir ki, eğer çiftçilerimiz üretimden uzaklaşırsa önümüzdeki yıl domates bulmak hayal olacak. Üreticimiz fabrikaların insafına bırakılmamalı, Ziraat Odalarımıza sözleşmelere uyumu denetleme yetkisi verilmelidir” diye konuştu.





Salçalık domateste Türkşeker’in piyasaya girmesini olumlu karşıladıklarını ifade eden Bayraktar, sözleşmeli olarak salçalık domates alan Tarım Kredi Kooperatifleri’nin de kotalarını artırarak üyeleri olan çiftçilere yardımcı olmaları gerektiğini vurguladı.





-“Çiftçilerimizin sorunlarını ilettik”





Bayraktar, Türkiye geneline yayılan 9 bölgeden 765 Ziraat Odası başkanı aracılığıyla, üreticilerin sorunlarını yakından takip etiklerini belirtti. Çiftçi sorunlarının çözümü için ilgili Bakanlıklar nezdinde girişimlerde bulunduklarını vurgulayan Bayraktar, “Sofralık ve salçalık domates üreticisi çiftçilerimizin sorunlarını ilgili Bakanlıklarımıza ilettik. Aktardığımız sorunların bir an önce çözüme kavuşmasını bekliyoruz” diye konuştu.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°