Belediye çete davasında 5 tahliye var
Manşet Haber 7.09.2012 23:19:50 0

Belediye çete davasında 5 tahliye var

Belediye çete davasında 5 tahliye var

Adana Büyükşehir Belediyesi'nde çete kurmakla suçlanan 21'i tutuklu 73 sanıktan 5 kişi tahliye edildi. Belediye 1. Meclis Başkan Vekili Mustafa Tuncel’in tutukluluk halinin devamına karar veren mahkleme duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Büyükşehir Belediyesi’nde, İçişleri Bakanlığı’nca görevinden alınan Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak ile aralarında husumet başlayınca ayrı ayrı çete kurdukları iddiasıyla 71 yıla kadar hapsi istenen Belediye Meclisi 1’inci Başkan Vekili Mustafa Tuncel, “Ben yalnız kurdum. Bileğim de güçlü, benim çeteyle işim olmaz. Bu bir kurgu” diyerek yaptığı savunmasıyla herkesi şaşırttı. Aytaç Durak’ın çete lideri olmakla suçlanmasına da “O korkusundan çetenin yanından bile geçemez” dedi.
Adana 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde önceki gün başlayan ve dün devam edilen 21'i tutuklu 73 sanıklı Adana Büyükşehir Belediyesi’ndeki çete davasında tutuklu sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanıklar Mustafa Tuncel, Hacı Tepe, Ahmet Atma, Orhan Alagöz, Orhan Yiğit, Süleyman Tulpar, Mehmet Salih Tulpar, Yusuf Erbey, Muhammet Şu, Murat Şu, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Kenan Gündoğdu, Ekmek Fabrikaları Müdürü Şevki Özveren, Büyükşehir Belediyesi'nde sağlık teknisyeni olarak çalışan Tamer Barış Terkeşli, Yüreğir Belediyesi Meclis Üyesi Muhammed Yalçın ile Taner Özcandan, Emin Ekmekçi, Hakan Bilmez, Ayhan Uykulu, Hamdi Soydan, İbrahim Aksoy ve Salih Zor katıldı.

Aytaç Durak’ın “Bu zorlama bir davadır” dediği yazılı savunmasının ardından bugünkü duruşmada sanıklardan Ayhan Uykulu, Ahmet Atma ve Orhan Alagöz ile Belediye Meclisi 1'inci Başkan Vekili Mustafa Tuncel savunmalarını yaptı.
‘BEN NEDEN BURADAYIM?’
‘Çete, rüşvet, tehdide azmettirme, ihaleye fesat, dolmuş ve otobüsçülerden zorla Adana Demirspor'a bağış adı altında para toplanması’ suçlamasıyla yargılanan Tuncel, hakkındaki suçlamaların aklını ve vicdanını zorladığını söyledi. 'Ben neden buradayım?” diye soran Tuncel, kendisini ilginç şekilde şöyle savundu:
‘KEŞKE İDAMLA YARGILANSAYDIM’
“Neden yargılandığımı biliyorum. Keşke 63 yaşından sonra idamla yargılansaydım. Ben 44 yıl politikayla uğraştım. Bu şehirde benden daha eski politikayla uğraşan yok. Buna Aytaç Durak da dahil. ANAP, MHP ve AK Parti'den 5 dönem üst üste meclis üyeliği yaptım. Liste başından seçildim. Kolluk kuvvetlerine 'Seçime kadar Mustafa Tuncel'i içeride tutun' dediler.”
‘BENİM ÇETEYLE İŞİM OLMAZ’
Kendisinin içeri atılmasını söyleyen kişiyi bildiğini de iddia eden Tuncel, “Önce bana da geldi. Her insanın hayatının bir döneminde suç işlediğini, istediklerini yapmam halinde başıma bir şey gelmeyeceğini söyledi. Ben de ona ideolojik nedenlerle 1980 öncesinde suç sayılan işler yapmış olabileceğimi ama o tarihten sonra suç sayılacak bir şey yapmadığımı anlattım. Benim ufak tefek kusurlarım var. Adanalı olmak bile kusurdur. Sıcak ve nem insanın sinirlerini geriyor. Sinirli oluyoruz. Çete reisliğiyle suçlanıyorum. Ben yalnız kurdum. Bileğim de güçlü. Bugüne kadar tırnaklarımla mücadele ederek geldim. Benim çeteyle bir işim olmaz” dedi.
‘ADAMI ÇETE REİSİ ETTİLER’
Savunmasında Aytaç Durak'ın da çete reisi olmakla suçlandığını belirten Tuncel, “O korkusundan çetenin yanından bile geçemez. Adamı çete reisi ettiler” diyerek savunmasını şöyle tamamladı:
‘BU BİR KURGU’
“Bu bir kurgu. Bu davada ne kadar çok adam olursa, dosya ne kadar şişerse o kadar uzar, tutukluluk uzar. Benim 26 yıldır taşıma ruhsatlı silahım var. Çete reisi isem neden silah veriyorlar? Bir ay sonra 64 yaşına gireceğim. 15 aydır paşa paşa yatıyorum. Kimseden şikayetim yok ama yöneltilen suçlamaları kabul etmiyorum.'

5 TAHLİYE


Adana Adliyesi’nde 21.00'a kadar devam eden duruşma sonunda 8. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanıklardan Muhammet Yalçın, Hamdi Soyan, Murat Şu, Muhammet Şu ve Hacı Tepe'nin tahliyesini kararlaştırırken, duruşmayı da 16 Kasım 2012'ye erteledi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°