BELEDİYENİN BANK’LARINI MAHKÛMLAR ÜRETİYOR
Manşet Haber 29.09.2016 11:32:40 0

BELEDİYENİN BANK’LARINI MAHKÛMLAR ÜRETİYOR

BELEDİYENİN BANK’LARINI MAHKÛMLAR ÜRETİYOR

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesindeki Adana Açık Ceza İnfaz Kurumu’ndaki hükümlüler, cezaevindeki marangoz ve demir atölyesinde Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne piyasanın yarı fiyatına 2 bin bank yapıyor. Hem meslek edinen hem maaş alan hem de cezalarını çekerek 3 kez kazanan hükümlülerin sigorta primleri de yatırılarak, kendileri ve ailelerinin genel sağlık sigortasından yararlanmaları sağlanıyor.
Kürkçüler Cezaevi Kampüsü’nde bulunan Adana Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda hükümlülerin topluma kazandırılmaları ve meslek edinmeleri amacıyla birçok iş ve meslek kolunda usta öğretici ve öğretmenler tarafından eğitimler veriliyor. Kurs gören hükümlüler, daha sonra ceza infaz kurumunda bulunan resim, heykel, seramik, mobilya ve demir atölyelerinde taleplere göre fabrika gibi üretim yaparken, kuruma ait tarlada ise tarımsal üretim gerçekleştiriyor.
PİYASANIN YARI FİYATINA ÜRETİMmahkum_retim_bank_mersin (2)
Bu çalışmalar kapsamında, Adana Açık Ceza İnfaz Kurumu İşyurdu Müdürlüğü’nün kamu kurum ve kuruluşlarla yaptığı faaliyetler çerçevesinde Mersin Büyükşehir Belediyesi ile anlaşma yapıldı. Anlaşmayla piyasa değeri 250 ile 300 TL arasında değişen banklardan 2 bin tane yapılması kararlaştırıldı. Usta öğreticiler tarafından eğitim alarak meslek edinen 25 hükümlü, ceza infaz kurumundaki marangoz ve demir atölyesinde ayda 400 adet olmak üzere 5 ayda toplam 2 bin bank yapımı için çalışmalara başladı. Piyasada yaklaşık 600 bin liraya mal olacak banklar, hükümlüler tarafından tanesi 160 TL’den olmak üzere 320 bin liraya yapılmış olacak. Aldıkları eğitimle bir meslek sahibi olan ve topluma kazandırılmaları amaçlanan hükümlülerden usta olanlar 11, kalfa olanlar 9, çırak olanlar ise 8.5 lira günlük yevmiye alacak. Ayrıca çalıştıkları süre boyunca Genel Sağlık Sigortası (GSS) Kısa Vadeli İşkolundan primleri yatırılarak hem hükümlüler hem de ailelerinin sağlık sigortasından yararlanmaları sağlanacak.mahkum_retim_bank_mersin (4)
HÜKÜMLÜLER 3 KEZ KAZANACAK
Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda hükümlülerin eğitimi, meslek edinmeleri ve sanata yönelik yapılan çalışmalarla topluma kazandırılmalarını amaçladıklarını söyledi. Eğitim alan hükümlülerin tarımdan marangoz ve demir işine, inşaat sektöründen el emeği sanat ürünlerine kadar birçok meslek dalında adeta fabrika gibi üretim yaptığını kaydeden Yeldan, “Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan hükümlülerimizden bir kısmı şu an 2 bin bank yapımı için çalışıyorlar. Burada çalıştırılan hükümlülerin işçi ücreti maliyeti düşük olduğundan, banklar piyasanın yarı fiyatına yapılarak ekonomiye de katkı sağlanıyor. Hükümlüler açık ceza infaz kurumumuzda meslek öğreniyor, maaş alıyor hem de cezalarını çekerek 3 kez kazanmış oluyor. Böylece cezalarını çektikten sonra da sosyal yaşama adapte olmaları çok daha kolay oluyor” dedi.mahkum_retim_bank_mersin (1)

mahkum_retim_bank_mersin (3)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°