BENİM DE DİYECEKLERİM VAR...
SİYASET 26.08.2020 16:37:05 0

BENİM DE DİYECEKLERİM VAR...

BENİM DE DİYECEKLERİM VAR...


Müjdelerin yaşamımızda önemli yeri vardır.





Yüzlerde “portakal çiçeği” açmasına neden olur.





Günlerdir, haftalardır, aylardır süren “iç dinamik” sancılarının/ doyumsuzluklarının sonunda beklenen “müjdenin” coşku oluşturması 1beklentisi yabana atılmamalı.





Yaşanan ağrıların dağınıklığı, ayrılığı, sarsıcı psikolojik etkisi; “verilecek müjdenin” birçok kişi açısından, ütopyasında birikmiş “ivedi” gereksinmelerine yönelik bir gelişme olacağı beklentisi vardı.





Bir salgın süreci yaşanırken, birçok kimsenin öngörmesi olanaksız olaylar yaşanıyor toplumda…





Dünya ülkelerinin birçoğu yurttaşlarının yaşamlarını “daha rahat” sürdürebilmeleri için çözüm yolları üretirken; bizde bankaların kazanması, patronun ürettiği beyaz eşyanın satılması, yüklenicinin elinde kalan beton yapıların satılması için kredi muslukları açılıyor, borçsuzlar da borçlandırılıyor!





Emekçi daha zor koşullarda işini sürdürmek zorunda kalmış, üreticinin “girdi artışından” dolayı sorunları biraz daha büyümüş, yeni zamlarla asgari ücret/ emekli maaşı alım gücünü yitirmiş, döviz kurundaki oynaklık bakanın dediğinin tersine her ürüne ulaşımı zorlaştırmış; sorunlar büyümüştü…





“Müjdenin” ekonomik odaklı/ hemen kullanılabilir/ bugünden yurttaşın “doyumuna” katkı sağlayacak bir etmen olmasını isterdim onun için…





Yaşamda “var olma” uğraşı veren insanların, öyle “tanımsız” gereksinimi vardı ki…





***





Verilen “müjde”,  Zonguldak açıklarındaki eski adıyla Tuna-1 yeni ismi ile Sakarya Havzası’nda 320 milyar metreküplük gazın varlığı, olunca sevinmez olur muyum…





Yurttaşın yarasına merhen olacak “en küçük” bir ilacın bile varlığı karşısında coşkulanırım…





Yıllık kullanımı belli olan doğalgaz da “sevindirmenin” ötesinde bir olgu…





Daha duydukları anda “mutluluk halayına” kapılanlar gibi değil ama, sonra da “şimdi buna ne diyecek bakalım vatan hayınları” diyen boş beyinler gibi de değil, “ama” diyenleri potansiyel “vatan sevmez/ iktidar düşmanı/ çöp üstüne çöp koymayanlar/ olan-biteni anlamaz” diye suçlayanlar gibi “hiç” değil…





Sorularım:





Bugün insanların “ivedi” çözüm arayan sorunu neydi?





“Müjdenin” somut biçimde ele gelmesi/ kullanılması, nasıl/ kimlerce/ kaça sağlanacaktı?





Bugün yurttaşın dünyada “en” pahalı biçimde kullandığı elektriğin, doğalgazın “el yakar” duruma gelmesinin yalımını azaltacak mıydı?





Doymayan doyacak mıydı?





Önemsediğim “şeyler” bunlar!





***





Bundan önce verilen öyle “”müjdeler” vardı ki…





Geçtiğimiz yıllarda yitirdiğimiz babamla hastanede sıra beklerken, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun sesiyle birlikte hastane çalışanlarının yüzlerinde “portakal çiçeği” açmasına tanık olmuştum.





Öyle bir “portakal çiçeği” ki, Başbakanın sözlerini aralarında uzun süre yinelediklerini anımsıyorum. O gün de, yanımda duran birine “bu iktidar için zor şeyler bunlar, ucu açık, ayıklama yöntemini deneyecekler, bir de herkes için yapmazlar” dediğimde üzülmüştü belki de ama, bir yanında da dediklerimi tutmuştu sanırım!





Kaç yıl geçti aradan, bu geçen yıllarda kaç umut söndü, gelecek karardı bilen var mı; hiçbir zaman olmaz!





***





Bu “müjdenin” ele-avuca” dokunacak biçimde olmasını istemek her yurttaş gibi hakkım olmalı…





Ancak, geçmişte yaşananları düşünürken, “acaba” sorusuna yanıt bulmakta zorlandığımı da belirtmemde yarar var…





Geçmişte “doğalgaz-petrol bulundu” haberlerine kaç kez tanık olduk, hangisi gerçekleşti, kime yarar sağladı, ya da hangi süreçlerde buna benzer “müjdeler” verildi sorularına yanıt ararken; son “müjdenin” beni sürüklediği yer bambaşka…





Son onbeş yıldır, değişik tarihlerde on “rezervden” söz edilmiş!





“Doğalgaz-petrol bulundu” yönünde yönündeki haberler, “iktidar” yandaşı medyanın baş sayfalarında yer bulmuş şimdiki gibi…





O dönemde günlerce konuşuldu, bulunduğu ileri sürülen rezervler! Yine bugünkü gibi eleştirenler kınandı, ülkenin “çıkarına” yönelik bu kazanımların “birilerini” üzdüğü/ kırdığı yandaş ekranlarda günlerce “alaysı” biçimde konuşuldu, geçmişin olaylarından “aslısız” örnekler sıralandı





Onbeş yıl sonra “sonuç” ortada…





***





Bu ülkenin, bu ülkenin insanının geleceğine katkısı olacak her çalışma “sevinç” nedeni…





Geçmişte yapılan açıklamaların yere basmayan ayakları önümüzde olunca, “acaba” sorusunu sormak kaçınılmaz oluyor ne yazık ki…





Denilenlerin benimsenmesi, biraz da “geçmişten günümüze” uzanan yaşadıklarımız değil mi?





Seçim alanlarında verilen ucu açık sözleri düşünün, yeniden “aynı sözler” söylendiğinde “inandırıcılığı” konusunda geçmişte söylenenler unutulmalı hemen?





İyi düşünülüp/ sorgulanması gerektiği kanısındayım!





Zonguldak açıklarındaki eski adıyla Tuna-1, yeni ismi ile Sakarya Havzası’nda 320 milyar metreküplük gaz avuçlarımıza dokunsun, insanımızın yaşamını kolaylaştırsın, verilen üç yılsonunda bayram yapalım; ne dersiniz?





Bugünden yaşanan sevinç bozuyor beni!





Havaların soğuyacağı günler yaklaşırken, “elektrik-doğalgaz” fiyatlarının ne olacağını düşünen var mı bu günden?



YAZARLAR

35.8° / 20.3°