BİK MÜDÜRÜ KONUR’DAN ÇGC ZİYARETİ
Manşet Haber 14.06.2020 14:30:33 0

BİK MÜDÜRÜ KONUR’DAN ÇGC ZİYARETİ

BİK MÜDÜRÜ KONUR’DAN ÇGC ZİYARETİ



Basın İlan Kurumu Adana Şube Müdürü Özden Konur, güçlü yerel medyaya sahip olan kentlerin her alanda daha hızlı büyüdüğünü söyledi.  
Adana’ya yeni atanan Basın İlan Kurumu (BİK) Şube Müdürü Özden Konur, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) Sosyal ve Kültür Merkezi’ni ziyaret ederek, ÇGC Başkanı Cafer Esendemir ve Yönetim Kurulu Üyeleriyle yerel medyanın gelirde yaşadığı sorunlarla ilgili görüş alışverişinde bulundu.
BİK Adana Şube Müdürü Özden Konur, Türkiye’nin en güçlü ve etkin medya STK’larından birinin Adana’da Kocaeli escort olmasının gurur verici olduğunu belirtti.









Basın İlan Kurumu (BİK) Adana Şube Müdürü Özden Konur’un ÇGC ziyaretinde ÇGC Başkanı Cafer Esendemir, Başkan Yardımcıları Mehmet Uluğtürkan, Engin Kamber, Yasemin Atasoy, Genel Sekreter Sefa Saygıdeğer, Genel Sekreter Yardımcısı Süreyya Uri, Mali Sekreter Murat Yonat, Mali Sekreter Yardımcısı Hüseyin Arat, Yönetim Kurulu Üyeleri Vahap Ünkat, Mutlu Mete, Jale Karaşahinoğlu, Kadir Adıyaman ve Mustafa Akköse Kayseri escort ziyaret sonrası salgın nedeniyle sosyal mesafeye de uyulduğunu gösteren böyle poz verdi.



Konya escort

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°