BİLMEMEK DEĞİL; UMURSAMAMAK...
Manşet Haber 29.09.2020 19:38:34 0

BİLMEMEK DEĞİL; UMURSAMAMAK...

BİLMEMEK DEĞİL; UMURSAMAMAK...

Özelleştirmeyi “birkaç” kalemde benimsemiş olsam da; enerjide, ulaşımda, iletişimde, sağlıkta, eğitimde dürüst bulmadığım gibi/ gelecekte yurttaşların “baş belası” olacak sorunların “nedeni” olacağını düşünürüm!


Yap/ işlet/ devret koşullarıydı yapılan, hangi bedele mal olduğu belirtilmeyen;


Kent Hastaneleri,


Otoyollar,


Köprüler…


Sanki “orda bir köy var uzakta/ gitmesek de/ görmesek de/ bizim köyümüzdür” anlayışından ortaya çıkmış gibi;


“Gitmesek de/ görmesek de/ bedelini biz öderiz!” dedirterek…


Hem öyle bir ödeme ki; eşi benzeri düşünülemeyen, ancak “iktidarın” yurttaş için uygun bulduğu bir ödeme!


***


Yap/ işlet/ devret yöntemiyle yapılan Gebze-Orhangazi geçişi ile İzmir otobanını işleten Otoyol A.Ş. binlerce sürücüyü icralık yaptı!


Gişelerden geçtikten sonra nakit ödeme yapmayan, HGS’si yeterli olmayan sürücü için Otoyol A.Ş., onbeşinci günün sonunda geçiş ücretine yüzde dörtyüz ceza uyguluyor.


Örneğin, yüz liralık geçiş ücreti, onbeşgün sonra, dörtyüz lira cezayla birlikte beşyüz lire oluyor!


Açıklamada “geçiş tarihini takip eden onbeş gün içerisinde geçiş ücretinin ödenmemiş olması nedeniyle, 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat/ Görevleri Hakkında yasa uyarınca geçiş ücreti ile geçiş ücretinin dört katı ceza araç sahibine ödetilir” deniyor!


Bir eylülde otoyoldan geçmişsiniz, onbeş günü geçirmişsiniz, on ekimde gelen gönderiyle durumu öğrenmişsiniz; “geçiş ücretinin beş katı ödemeyi onbeş gün içerisinde yapmazsanız icra yoluyla” alınacağı yönünde uyarılıyorsunuz!


Üç kişi, beş kişi, bin kişi değil; binlerce sürücü olmalı “benzer” uyarıyla karşı-karlıya olan…


***


Bunlar özelleştirme “adı” altında, yandaşı palazlandırma/ yurttaşı cezalandırma çalışması olmalı…


Bu ya da benzeri “ceza sistemi” bir başka ülkede var mı, ya da yirmi günlük bir ücret gecikmesinin beş katı olmasındaki mantık ne olabilir, merak edenlerden olduğum gibi; kendilerini haklı çıkarabilecek ne söyleyecekler düşünüyorum doğrusu…


Dünyanın “en acımasız” tefecisi bile, bu denli katı olamaz kanımca; olsa da en çok ikiye katlar!


Yurttaşı bu yollardan “geçmemeye” ant içtirmek/ bu yollardan hiç geçiş olmadan “iktidarın” verdiği “geçiş güvence ücretini” almak…


***


İlk başta, ülkenin yatırıma yönelmesi gereken ulusal “gücünü” betondan/ asfalttan yapılara yatırarak, “özelleştirme” virüsü ile yurttaşı sevindireceğinizi söylediğinizde;


Milenyum sonrası, Kemal Derviş eşgüdümüyle oluşturulan rahatlamanın böyle olması beklenemezdi!


Üretime önem verildiği, katma değer sağlayan çalışmaların arttığı, işsizliğin azaldığı, eğitimde sorunların çözüldüğü, ekim alanlarının korunduğu, doğanın katledilmesine son verildiği, insanlarının doyduğu düşünülürdü…


Ondokuz yıllık bir “iktidarın” sorumluluk alanı olmadığını söylemeyin artık; ülkede ne varsa, bundan sonra nasıl olması gerekiyorsa, nasıl yönetilecekse, kimlere özgür ortam sağlanacaksa, kimler susturulacaksa yapan/ bilen/ karar veren “iktidar”!


Olmayanı/ yaşanmayanı soyutluktan ayırarak, olmuş/ yaşanmış gibi elindeki medya gücüyle sunan da “iktidar”!


Yirmi günde ücreti “beşe” katlayan da “iktidar”!


Üstelik “asgari ücretin/ emekli aylığının” üç çeyrek altın olduğu bir ülkede…


***


Bir yurttaş olarak, bu güne değin harcını/ vergisini ödeyen biri olarak, yaşamın her evresinde; ette, sütte, markette, manavda, ulaşımda, sağlıkta, kırtasiyede, pazarda, her yerde belirtilen vergileri istemeyerek de ödeyen biri olarak…


Yurttaşların büyük çoğunluğunun dar gelirli/ asgari ücretli/ emekli olduğunu düşünerek…


Ücreti geçtik, “cezanın” bu denli kabarık olmasına “itiraz” hakkım olmalı!


“Oradaki yoldan/ oradaki köprüden” geçer miyim bilmiyorum; ancak yanan yürekleri biliyorum, günlerdir icrayla boğuşan sürücüleri biliyorum, geçiş ücreti/ ceza/ avukatlık ücreti/ masraflar denilerek on kat/ yirmi kat ödeme yapmaya zorlananları biliyorum…


Bir sürücünün sözü şu:


“Hiç mi vicdan yok sizde. Nasıl bir sistem bu? Millet sizin gibi para kazanamıyor!”


***


Kapitalizm, ya da kapitalizm savunucuları için ülke/ yurttaş bütünlüğünden çok, birlikte olabilecekleri “yandaşların” varlıklarını sürdürebilmeleri önemlidir!


“Özelleştirme” eylemi, hem ülke/ hem yurttaş için çoğu yerde sakıncalar doğuracağı bilinmesine karşın göz ardı edilir; halkın yoksulluğu, ülkenin duyarlı noktaları, yaşamın sürebilmesi için zorunlu gereksinimler düşünülmez bile!


Yap/ işlet/ devret koşullarıydı yapılan, ancak bedeli karartılmış olan;


Otoyollardan, köprülerden hem alınan ücretler, hem de gecikmede icra yoluyla ödettirilen bedeller baştan-sona bu ülkeyi, bu ülkenin yurttaşını, yurttaşın geçimini umursamamaktır!


Bilmemek, deniyorum; umursamamak…


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

35.2° / 19.1°