Bir Başarı, Bir Dram
Manşet Haber 4.08.2013 14:04:59 0

Bir Başarı, Bir Dram

Bir Başarı, Bir Dram

vali_okutbeniOrta öğretimi başarı öyküleriyle dolu olan ve TOKİ Şehit Ozan Onur İlgen Anadolu Lisesi’nden takdir alarak mezun olan Esra Boğazköy, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Ancak hayallerini süsleyen üniversiteyi kazanmasına sevinemedi.  Azimli ve başarılı öğrenci Esra, ailesinin ekonomik durumu elvermediği için okula gidemeyecek. Babası işsiz olan ve ailesinin hiç bir yerden geliri olmayan Esra Boğazköy,  “Bütün hayalim hakim  olmaktı. Bunun için hukuk fakültesi okumak istiyordum. Sınav sonucu belli oldu. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım. Ancak buna sevinemiyorum. Çünkü ailemin beni okutacak gücü yok. Babam ayaklarından rahatsız ve çalışamıyor. Bir ablam üniversitede okuyor. Ona babaannem emekli maaşıyla destek oluyor. Benim şansım tamamen ortadan kalktı. Sayın valimin eğitim konusunda ne kadar hassas olduğunu biliyorum.  Sayın Valim ne olur okut beni.” diyerek, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’tan kendisine destek olmasını istedi.

SEVİNÇLERİNİ YAŞAYAMADILAR

Ayaklarında sağlık sorunu bulunması nedeniyle uzun zamandır çalışamayan baba Uğur Boğazköy, ise kızının yıllardır büyük emek vererek kazandığı üniversiteye gönderemediği için büyük acı yaşıyor. Baba Uğur Boğazköy, yaşadığı üzüntüyü şöyle dile getiriyor:

“Bizim ekonomik durumumuz iyi olmadığı için kızım gece gündüz çalıştı. Çünkü onu dershaneye de gönderemedim. Kendi kendine çalışarak Anadolu Lisesi’ni kazandı. Lisede bütün sınıflarını takdir alarak geçti. Tek hayali hakim olmaktı. Onun için hukuk fakültesi okumak istiyordu. Şimdi hayal ettiği okula girmeyi başardı. Ancak ben şimdi onun hayallerini gerçekleştiremiyorum. Bunun ne büyük bir acı olduğunu kelimelerle ifade edemiyorum. Şu an çok büyük bir çaresizlik içindeyiz. Geçimimizi zor sağlıyoruz. Annem emekli diğer kızımın okuluna yardımcı oluyor, arada bir de bize yardım ediyor. Onun yardımıyla geçiniyoruz. Başka hiç bir yerden bir kuruş gelirimiz yok. Şimdiye kadar hiç kimseden yardım talep etmedik. Bunları hiç bir zaman dile getirmedik. Ama şimdi o kadar çaresiz kaldık ki,  sevinelim mi üzülelim mi bilmiyoruz. Sayın valimizden tek isteğimiz, Esra okusun. Sayın Valimizin eğitime ne kadar büyük önem verdiğini biliyoruz. Kız çocuklarının okuması için büyük duyarlılık gösteriyorlar. Lütfen Esra’ya sahip çıksınlar, Esra’nın hayalleri gerçek olsun.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°