Bir yıl sonra ortaya çıktılar
Manşet Haber 4.01.2013 00:15:04 0

Bir yıl sonra ortaya çıktılar

Bir yıl sonra ortaya çıktılar

cuogrenci_konseyiÇukurova Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Ahmet Serdar Tat ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Vali Hüseyin Avni Coş'u makamında ziyaret etti.

Çukurova Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Ahmet Serdar Tat 2011 Kasım ayından bu yana üniversite öğrencilerinin resmi temsilcileri olduğunu söyledi.

Göreve geldikleri günden bu yana, İl Valisi de dâhil her kademedeki kamu görevlilerine kolayca ulaştıklarını ve sorunlarını iletme fırsatı bulduklarını belirten Başkan Tat, öğrencilerin sorunlarına çözüm arayışı içerisinde olduklarını 'Başta ikinci öğretim öğrencilerinin yaz okulu ücretlerinin yarıya düşürülmesi olmak üzere, öğrenciler adına önemli kazanımlar elde ettiklerini ve şu anda da belediye otobüslerinde öğrenci taşıma fiyatlarının düşürülmesi için çalıştıklarını ve buna ilaveten Çukurova Üniversitesi'nde bir ilki gerçekleştirerek, Çanakkale 57. Alay Sancağını üniversiteye getirmenin onurunu yaşadıklarını söyledi.

Devam etmekte olan 'Yarının Liderleri'  projesinden ve içeriğinden bahseden Öğrenci Konseyi Başkanı Tat, 'Proje kapsamında İl genelinde oluşturulacak danışma kuruluna Vali Hüseyin Avni Coş'un başkanlık yapması teklifinde bulunarak bu proje kapsamında üniversite içerisinden seçilen öğrencilerden oluşan “Yarının Liderlerine” Vali Hüseyin Avni Coş'un liderlikle ilgili öğrencilere ilk dersi vermesi konusunda destek istedi.

Vali Hüseyin Avni Coş ise, 'Geleceğimizin teminatı olan gençleri Devlet olarak çok önemsediklerini, gençlerimizi yetiştiren bilim yuvaları olan üniversitelerin toplumsal barışa ve demokratik bilinç ve kültürün gelişimine katkı sağlamalarının çok değerli olduğunu, Çukurova Üniversitesi’nin bu konuda örnek bir üniversite camiası oluşturduğunu, bu doğrultuda yapılan çalışmaları her zaman desteklediğini, Öğrenci Konseyinin  yaptığı çalışma ve projelerin, hak aramanın şiddete başvurulmadan da demokratik yollarla gerçekleştirilebileceğini ortaya koyduğunu söyledi.

Bu yönleriyle, Öğrenci Konseyinin faaliyetlerinin ve elde ettiği başarıların diğer üniversitelere örnek teşkil ettiğini belirten Vali Coş, Çukurova Üniversitesi’nin model alınabileceğini, uzlaşma, paylaşma, diyalog ve hoşgörü temelinde yapılan çalışmalar neticesinde üniversitemizde herhangi bir üzücü olayın olmadığı gibi huzur ve güven ortamını pekiştirecek adımların atılmasında da etkin rolü olan öğrenci konseyinin çalışmalarını tebrik edip, başarılarının devamını diledi.

Vali Coş, Öğrenci Konseyi’nin şahsında tüm üniversite gençliğinin de yeni yıllarını kutlayarak, iyi dileklerini belirtti.(Kaynak: Valilik sitesi)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°