BİR YILDIR KULLANILAN HİDROKSİKLOROKİN ÖZELEŞTİRİSİ (Mİ?)
Manşet Haber 11.05.2021 14:06:52 0

BİR YILDIR KULLANILAN HİDROKSİKLOROKİN ÖZELEŞTİRİSİ (Mİ?)

BİR YILDIR KULLANILAN HİDROKSİKLOROKİN ÖZELEŞTİRİSİ (Mİ?)


Haber şöyle:
“Plaquenil adı altında satılan hidroksiklorokin (HCQ), belirli sıtma türlerinin önlenmesi ile tedavisinde kullanılan bir ilaçtır.”
Kinin, olarak da bilinir
Kinin, kına kına kabuğu, Rubiaceae familyasından Cinchona türlerinin kabuklarına verilen isim olarak tanımlanıyor. Bu ağaçlar Güney Amerika’ya özgü olmasına karşın Bolivya, Guatemala, Hindistan, Endonezya, Tanzanya, Kenya gibi pek çok tropik bölgede kültürü yapılıyor.
Covid 19 görüldüğü günden bu yana da Dünya Sağlık Örgütü’nün, Sağlık Bakanlığı’nın, ekranları tutu alan “bilen insanların” herkes için salık verdiği bir ilaç hidroksiklorokin…
Kullananlardan duymuştum. İçmekle bitmediğini, içince ne yaptıklarını bilmediklerini anlatmışlardı!
Hidroksiklorokin, covid 19 nedeniyle kullanılmaya başlandığı “ilk günden” bu yana, birçok yerde kullanımının “yanlış” olduğuna ilişkin yazılar/ notlar7 paylaşımlar okudum!
“Bilenler”, ellerine verilen “konuş” özgürlüğü ile medyanın her olanaklarını kullanmakta serbestler ya; “bilenin” tersini söyleyen kim varsa/ zaman geçmeden linç edilme olguyla karşılaşmaları öyle uzak bir olasılık değil!
Salt “bilen” değil, “bilen” gibi konuşan tüm medyanın “karalama” okları yönelir!
Bilgiye göre, yaklaşık birbuçuk yıldır dünyada konuşulan covid 19 için Sağlık Bakanlığı tedavi yöntemini güncellemiş. Karara göre, etkinliği ile yan etkileri bir süredir tartışılan hidroksiklorokin ilacının, corona virüs tedavisinde kullanımı kaldırılmış!
“Bilen insanları”, aylardır kullanılması konusunda ısrar etmelerine karşın , bu gün “kullamdan kaldırıldı” demelri yetiyor!
İlacın “etkinliği ile yan etkileri” tartışılıyormuş, sözüm ona bir yıldır “kullanılmasına” tepki gösterenler haklıymış!
Hidroksiklorokinin kullanılması durumunda adlarını ilk kez duyduğum birçok yan etkilerden söz ediliyordu.
İşte bir kaçı:
“Bulantı, karın ağrısı, duygusal hareketlilik, baş ağrısı, bulanık görme, diyare, kusma, deri döküntüleri, kaşıntı, sinirlilik, sersemlik, gözde pigmentasyon değişiklikleri, görme alanı defekti, retinopati, vertigo, kulak çınlaması, karaciğer fonksiyon testi (KCFT) bozulması, deri ve müközmembranlarda renk değişiklikleri, saç beyazlaması, alopesi, duyusal motor bozuklukları…”
Şu an, sokağa “onsuz” çıkılması yaptırım gerektiren “maske” konusunda da birçok yazılan/ çizilenler var! Yarın, “maske” için de “beyni besleyen oksijeni engellediği, oksijenin yenilediği hücrelerin yenilenemediği, bu nedenle de beyinde ilerleyen yıllarda iyileştirilmesi olanaksız zarar vereceği anlaşılmıştır” denilirse ne olacak?
Yeni bir beyin sağlanabilmesi için BioNtech, Supitnik, Pfizer ya da diğerleri “aşı” gibi, bunun içinde çalışmalara başladı mı; bilmek herkesin hakkı sanırım!

CUMARTESİ PAZAR YERİ…
Önceleri bir gün öncesinin öğlesinden meyve/ sebze yüklü araçlar gelmeye başlar, bir gün sonrasının öğle sonuna dek tüketicilerin gereksinmelerine karşılık verirlerdi!
Cumartesi günü, sabahın erken saatlerinde gelip, akşam karanlığı gittiler!
Satıcılarda, tezgahlarda, meyvelerde, sebzelerde, tüketicilerde bir gariplik vardı ama…
Sanki daha dün, üreticilerin domatesi, salatalığı, birçok ürünü çöp yığını gibi gözden çıkardıklarını görmemiştik,
Sanki daha dün, üreticilerin elli kuruşa, seksen kuruşa alıcı yok dedikleri salatalıklar/ domatesler seralarda gösterilmedi,
Sanki daha dün, üreticiler bir yandan/ pazar esnafı bir yandan “geçim sıkıntısı” içine sürüklendiklerini anlatmadılar…
Bir gün önce kamyonette, pikap arkasında, tablada karşılaşılan fiyatların üzerine yüzde yirmi, otuz, kırk… Meyvelerin, sebzelerin üzerine akıllarından geçeni yazmışlar!
Tezgahtaki bir satıcı, bir tüketicinin sorusunu yanıtlıyor olmalı ki “abi, beş liradan ucuz bir şey yok, istersen yarım/ çeyrek yapabiliriz” diyordu.
Dün on liraya alınan onbeş lira, üç lira olan beş lira olmuş! Peki, daha dün tüketicinin “elli kuruş/ seksen kuruş dediği ürünler…
İnanın beş liranın altında değil!
Semt pazarlarının “haftada bir” açılmasının ne üreticiye, ne de tüketiciye “yarar” sağlamaktan öte, aradaki “görülmez/ emek bilmez/ elleri toprak görmez” yerlere yaradığını düşünüyorum!
Üretici ürününü istediği gibi satamadı, tüketici istediği ürünü daha pahalıya aldı!
Ürünün “arz/ talep” konusu bilinince, bir de serbest piyasa olanakları savunulunca; üreten de, tüketen de “tutu” alındı!
Baştan bu yana sözünü ettiğim şey “beslenme/ doyma” üzerine… Toplumun hangi katmanının pazar alış-verişini yaptıklarını bilmeyen yok! Dar gelirli, emekli, asgari ücretli, açlık sınırı altında aylıkla yaşamını sürdürmeye çalışan katman…
Bu katmana, beş liranın altında alacak ürün bıraktığınızda; ortaya aç kal, yeme, bağışıklığını koruma, “tek tek/ tutam tutam al” anlamı çıkar! Tüketiciyi, pazardan bir kez kopardığınızda, koşut olarak üreticiyi üretmemeye bir kez sürüklediğinizde olacaklar şimdiden düşünülmeli…
Böyle “hesapsızlık”, böyle “öngörüsüzlük” olmaz!

YAZARLAR

15.1° / 9.5°