BİRBİRLERİNİ HİÇ SEVMEDİLER. BİR MUKTEDİR EVLENDİRDİ, DİĞERİ BOŞADI

BİRBİRLERİNİ HİÇ SEVMEDİLER. BİR MUKTEDİR EVLENDİRDİ, DİĞERİ BOŞADI


Böyle
başlık mı olur, diyeceksiniz. Sonunda açıklayacağım.





İki atom bombası II. Dünya Savaşını bitirmiş, atom çağını ve Soğuk Savaşı başlatmıştı. Savaşın tarafları Amerika ve Sovyetler Birliği idi. Gözler Ay’a çevrildi. Rakip ideolojilere sahip iki ülke uzay yarışına başlamıştı. Kennedy, “60’lı yıllarda Ay’a gideceğiz,” diyor, Ruslar da boş durmuyordu.





16
Haziran 1963 sabahı, Amerika aldığı bir haberle, Rusya’nın gerisinde kalmanın
şaşkınlığı yaşıyordu. Ruslar uzaya ilk kadını göndermişlerdi.





ValentinaVladimironivaTereşkova
traktör şoförü bir baba ve tekstil işçisi bir annenin kızıydı. Okula ancak 8
yaşında başladı ama aileye katkıda bulunmak için 17 yaşında bıraktı. Eğitimine
mektupla devam etti. Ayrıca DOSAAF Havacılık Kulübünde paraşüt eğitimi almaya
başladı. Dünyayı gökyüzünden seyretmeye bayılıyordu.





Politikayla
da ilgileniyordu. Komünist Partisi Gençlik Kolu sekreteri oldu.





Uzay
projelerine aralıksız devam eden Rusya’da, Amerika’ya bir gol atmak amacıyla,
uzaya bir kadın gönderme projesi geliştirildi. 400 aday buldular. İlk
eğitimlerden sonra sayı önce 50’ye daha sonra da 5’e indirildi. Akıl almaz
eğitimlerden sonra adaylar iki kişi kalmıştı. Yazılı sınavların her bölümünde
rakibi Tereşkova’dan öndeydi. Ama sözlü sınavda hatalar yaptı. “Hayattan ne
bekliyorsun,” sorusuna, “Alabileceğim her şeyi almak,” diyerek kapitalist bir
cevap vermiş, üstelik sigara içen kadınların da ahlaklı olabileceğini ve
kadınların eskortsuz şehir turlarına çıkabileceğini savunmuştu. Tereşkova
kazandı. Çünkü aynı soruya verdiği cevap, “Partime her şart altında hizmet
etmek,” diye cevap vermiş ayrıca katıksız bir komünist olduğunu ispat etmişti.





Ve
Tereşkova yer küreyi dışarıdan görev ilk kadın oldu. Dönüş problemli oldu.
Tereşkova kapsülün atmosfere girerken 90 derecelik bir hesap hatası yapılmış
olduğunu tespit etti. Bir sürü dil döktükten sonra hata düzeltildi; gönderilen
sinyallerle kapsül sağ salim geri döndü.





Rus
Kozmonot Merkezi Star City’de bekar bir kozmonot vardı. AdrianNikolayev. Rusya’nın
“Uzaylı Sovyet Ailesine” ihtiyacı vardı. Evlenmeleri istendi. Birbirlerini
sevmiyorlardı ama karar vermek hadlerine düşmemişti. Muktedir vardı Rusya’da.
Komünist Partisi Genel Sekreteri 
Kruşçev. “Evlenin,” dedi; evlendiler.





Bu
arada Rusya Mars projesini başlatmıştı. Tereşkova göreve talipti ama sağlık
testlerini geçemedi. O da, “Dönmeyecek olsam da Mars’a gitmek istiyordum. Madem
ki Mars’a gidemiyorum. Bu evliliği devam ettirmeme gerek yok,” diyerek boşanmak
istedi. Ama bu o kadar kolay değildi. Bu sefer parti genel sekreteri Brejnev,
bu çift de Rusya’nın vitrin ailesiydi. 1982’de Brejnev’in bir eşref saatine
denk geldi ve boşanmaya izin verdi.





Bu
arada sağlık kontrollerini yapan doktorYuliyŞapoşnikov’a aşık olmuştu. Doktor
da aşıktıTereşkova’ya.Tereşkova bu sefer uzayda kaybetmiş ama aşkta kazanmıştı.
Evlendiler. Mutluydular. Ama… Aması şu: Doktor 1999’da öldü. Tereşkova hayat
yolculuğunda yine yalnız kaldı.





Hayattan
kopmadı. Hükumet sözcülüğü, Dünya Barış Konseyi Üyeliği, Ulusal Sovyet Konseyi
Üyeliği, Yüksek Sovyet Prezidyumu üyeliği yaptı. Meksika’daki Birleşmiş
Milletler Uluslararası Kadın Yılı Zirvesi’nde ülkesini temsil etti.





Şu
anda 83 yaşında. Çok da kötü bir hayatı yok. Basının karşısına nadiren çıkıyor.
Beyaz limuzini, yakasında madalyaları, korumalarıyla birlikte Moskova’nın dışında
villasında yaşıyor.





MUTLU
MU ACABA?





  • KİM BİLİR? BELKİ DE.
    ÇÜNKÜ HAYATTA BİR ÇOK HEDEFİNE ULAŞMIŞ.




AMA…





  • BENİM ÖNCELİKLERİM
    FARKLI.  PEK KARAR
    VEREMİYORUM.


25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

20.03.2020 20:18:00

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI