BİZ SENİ ÇOK SEVDİK BABA

BİZ SENİ ÇOK SEVDİK BABA


1974 Kıbrıs Barış Harekatı dönemiydi, geceler karartma uygulanıyordu. Pencereler kapalı ve savanlar çekilmiş dışarı ışık sızdırılmıyor. Her asker gibi senin de savaşa gideceğini düşünüyordum ve geri dönmeyeceğin ihtimali ile ağlıyordum. Gitmedin yanımızda kaldın.
İlçeye gitmek için bindiğin otobüse gizlice binip tüm gün boyu sana fark ettirmeden gezmiştim. Bir yerde oyuna daldığımda sen yoktun 5 yaşındaydım çok korktum aynı otobüse geri binip döndüm. Kızarsın sandım kızmadın. Bir askeri aracın arkasına iki kafadar 5 yaşında gizlice binip 16 km sonra inip kaybolmuştuk orman içinde. Akşam karanlığı çökmek üzereyken biz herkesin bizi aradığından habersiz o yolu yürüyerek eve ulaşacağımızı sanırken motosikletlerle bizi bulduklarında bu sefer çok kızarsın sandım ama kızmadın.
Bir yayla kasabasında bulunan et lokantasında içki içiliyor diyerek orayı basarak yerle bir etmeye karar veren gerici bir grup toplanmıştı bende yakınındaki fırından ekmek alıyordum. Kalabalığı görünce konuşmaları dinledim. Grup hep beraber lokantaya girip ne var ne yok yıkmaya dökmeye insanların kafasında sandalyeleri kırmaya başladı. Koşarak sana anlattım durumu 7 askerle beraber küçük çaplı kalkışma durduruldu. Ancak ilçe kaymakamı olayı büyütmeyin bizimkiler bir hata etmiş bırak demişti. Sen ise bu bir kalkışmadır, ben ifadelerini alıp hepsini savcılığa sevk ederim kanunlar gereğini yapsın demiş ve dik durmuştun. Baskını yapanlar serbest bırakılmıştı. Olay sonrası il alay komutanı inceleme yapınca oradan alın siyasi baskı var ama en iyi yere verin diye tayinimizi çıkardığında kendimizi yeni harika bahçeli ağaçlı lojmanımızda bulmuştuk. Doğruyu yaparsan er ya da geç ödülünü alırsın, o zaman öğrendim.
24 Kasım 1976’da Erciş’te öğle sonrası 7,5 şiddeti bir depremle hayatlar altüst olmuştu. Adeta bir cehennemi yaşıyorduk. Bir ara bir askeri araç geldi sen indin hepimize baktın başımı okşadın herkes sana emanet dedin ve gittin. Daha ilkokula giden bir çocuktum be baba, bu nasıl bir emanet dedim. Sen 3 gün gelmedin. O gece -17 derecede donan insanlar olmuştu. Sana çok kızmıştım bizi yalnız bıraktın diye. O gece bir çadırda tıklım tıklım insan kalmıştık, sabah uyandığımızda her yer bembeyaz kardı. O depremde 3840 kişi ölmüştü. Neredeyse sağlam ev kalmamıştı. 3 gün sonra o güne kadar görmediğim sakalları uzamış saç baş dağılmış uykusuz yorgun halini görünce insanları kurtarma için çalıştığını anlayarak sana kızdığım için utanmış ve sarılmıştım.
Lise yıllarının haylaz çocuğu olsam da bir defa bana çok sert tepki gösterdin ve onda da öğretmenime hakaret ettiğimi düşünmüştün. Oysa ben haklıydım ve gerçeği öğrendiğinde hiç gocunmadan benden özür dilemiştin. Senden öğrendim haksız olduğunda hakkı teslim etmeyi.
Yıllar geçti hepinize iyi bir arkadaş oldun. 2001 yılında baypass ameliyatı olduktan sonra çok sevdiğin köyüne bir ev alıp yerleşmek bahçeyle uğraşmak istiyordun. Beraberce bu hayali gerçekleştirdik. Ağaçlar ekip geri döndükten sonra bir hafta sonra birbirimize bakıp aynı şeyi düşünüp araca binip 320 km yol yapıp ağaçları sulamaya gittik. Geri dönerken yolda senin toprağına ve memleketine bağlılığını gözlerinden okumuştum. 2015 sonunda kriz sonrası yoğun bakımda herkes umudunu kesmişken yaşama olan bağlılığın ve bizlere olan sevginle ailene dönüş yaptın, beni bir kez daha bu yaz köye götür dedin. Gittik herkesle bayramlaştık, daha doğrusu herkesle vedalaştın.
Sonrası yeniden rahatsızlandın. Hastane ’de son krizinden bir saat önce ellerimle yemek yedirirken bunun hayat boyu beni her yönden besleyen insanın son yemeği olduğunu düşünmemiştim. Yaşam yolculuğunun son anına kadar direnmeyi, yaşam boyunca ise dürüst olmayı öğrettin bizlere. Daha bebek yaşta babanı kaybetmene ve onsuz büyümene rağmen bir babanın evlatlarına verebileceği en değerli hediyeyi sevgini verdin.
Biz seni çok sevdik baba. Nurlar içinde uyu.
Acımızı paylaşan tüm dostlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.
BİZ SENİ ÇOK SEVDİK BABA
1974 Kıbrıs Barış Harekatı dönemiydi, geceler karartma uygulanıyordu. Pencereler kapalı ve savanlar çekilmiş dışarı ışık sızdırılmıyor. Her asker gibi senin de savaşa gideceğini düşünüyordum ve geri dönmeyeceğin ihtimali ile ağlıyordum. Gitmedin yanımızda kaldın.
İlçeye gitmek için bindiğin otobüse gizlice binip tüm gün boyu sana fark ettirmeden gezmiştim. Bir yerde oyuna daldığımda sen yoktun 5 yaşındaydım çok korktum aynı otobüse geri binip döndüm. Kızarsın sandım kızmadın. Bir askeri aracın arkasına iki kafadar 5 yaşında gizlice binip 16 km sonra inip kaybolmuştuk orman içinde. Akşam karanlığı çökmek üzereyken biz herkesin bizi aradığından habersiz o yolu yürüyerek eve ulaşacağımızı sanırken motosikletlerle bizi bulduklarında bu sefer çok kızarsın sandım ama kızmadın.
Bir yayla kasabasında bulunan et lokantasında içki içiliyor diyerek orayı basarak yerle bir etmeye karar veren gerici bir grup toplanmıştı bende yakınındaki fırından ekmek alıyordum. Kalabalığı görünce konuşmaları dinledim. Grup hep beraber lokantaya girip ne var ne yok yıkmaya dökmeye insanların kafasında sandalyeleri kırmaya başladı. Koşarak sana anlattım durumu 7 askerle beraber küçük çaplı kalkışma durduruldu. Ancak ilçe kaymakamı olayı büyütmeyin bizimkiler bir hata etmiş bırak demişti. Sen ise bu bir kalkışmadır, ben ifadelerini alıp hepsini savcılığa sevk ederim kanunlar gereğini yapsın demiş ve dik durmuştun. Baskını yapanlar serbest bırakılmıştı. Olay sonrası il alay komutanı inceleme yapınca oradan alın siyasi baskı var ama en iyi yere verin diye tayinimizi çıkardığında kendimizi yeni harika bahçeli ağaçlı lojmanımızda bulmuştuk. Doğruyu yaparsan er ya da geç ödülünü alırsın, o zaman öğrendim.
24 Kasım 1976’da Erciş’te öğle sonrası 7,5 şiddeti bir depremle hayatlar altüst olmuştu. Adeta bir cehennemi yaşıyorduk. Bir ara bir askeri araç geldi sen indin hepimize baktın başımı okşadın herkes sana emanet dedin ve gittin. Daha ilkokula giden bir çocuktum be baba, bu nasıl bir emanet dedim. Sen 3 gün gelmedin. O gece -17 derecede donan insanlar olmuştu. Sana çok kızmıştım bizi yalnız bıraktın diye. O gece bir çadırda tıklım tıklım insan kalmıştık, sabah uyandığımızda her yer bembeyaz kardı. O depremde 3840 kişi ölmüştü. Neredeyse sağlam ev kalmamıştı. 3 gün sonra o güne kadar görmediğim sakalları uzamış saç baş dağılmış uykusuz yorgun halini görünce insanları kurtarma için çalıştığını anlayarak sana kızdığım için utanmış ve sarılmıştım.
Lise yıllarının haylaz çocuğu olsam da bir defa bana çok sert tepki gösterdin ve onda da öğretmenime hakaret ettiğimi düşünmüştün. Oysa ben haklıydım ve gerçeği öğrendiğinde hiç gocunmadan benden özür dilemiştin. Senden öğrendim haksız olduğunda hakkı teslim etmeyi.
Yıllar geçti hepinize iyi bir arkadaş oldun. 2001 yılında baypass ameliyatı olduktan sonra çok sevdiğin köyüne bir ev alıp yerleşmek bahçeyle uğraşmak istiyordun. Beraberce bu hayali gerçekleştirdik. Ağaçlar ekip geri döndükten sonra bir hafta sonra birbirimize bakıp aynı şeyi düşünüp araca binip 320 km yol yapıp ağaçları sulamaya gittik. Geri dönerken yolda senin toprağına ve memleketine bağlılığını gözlerinden okumuştum. 2015 sonunda kriz sonrası yoğun bakımda herkes umudunu kesmişken yaşama olan bağlılığın ve bizlere olan sevginle ailene dönüş yaptın, beni bir kez daha bu yaz köye götür dedin. Gittik herkesle bayramlaştık, daha doğrusu herkesle vedalaştın.
Sonrası yeniden rahatsızlandın. Hastane ’de son krizinden bir saat önce ellerimle yemek yedirirken bunun hayat boyu beni her yönden besleyen insanın son yemeği olduğunu düşünmemiştim. Yaşam yolculuğunun son anına kadar direnmeyi, yaşam boyunca ise dürüst olmayı öğrettin bizlere. Daha bebek yaşta babanı kaybetmene ve onsuz büyümene rağmen bir babanın evlatlarına verebileceği en değerli hediyeyi sevgini verdin.
Biz seni çok sevdik baba. Nurlar içinde uyu.
Acımızı paylaşan tüm dostlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.

İsmail GÜNEŞ

21.08.2016 22:53:14

YAZARLAR


KAYIP ALTIN KEMER ŞAMPİYON GÜREŞÇİDE

ULUSLARARASI FOTOĞRAFLAR ADANA TEPEBAĞ’DA GÖRÜCÜYE ÇIKTI

ÇALIŞANLAR ARTIK ‘RUH SAĞLIĞI İZNİ’ DE ALIYOR!

ABB BAŞKANI MEZUN OLDUĞU LİSAYİ ZİYARET ETTİ

TEKİN: MUHTARLARIMIZLA HİZMET SÖZLEŞMESİ YAPACAĞIZ

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI’NDA REKOR MERT DEMİR KONSERİNDE

BU BESİNLER, ALZHEİMER VE PARKİNSON RİSKİNİ AZALTIYOR!

"YANGINDAN MAL MI KAÇIRIYORSUNUZ?"

DÜNYA SANAT GÜNÜ’NDE ÜÇ SANATÇIYA ÖDÜL

İLACA ERİŞİM ENGELLENEMEZ!

BİRİKTİRME HASTALIĞI BELİRTİLERİ!

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA HER GÜN ETKİNLİK

A.KADİR KAÇAR YAZDI/ DDY ÇILDIRMIŞ OLMALI...

TARKAN, YARININ KÖYLERİ İÇİN ADANA’DA

“ŞİDDET EN YAKICI SORUN HALİNE GELDİ”

“SEYHANLILARA VERDİĞİMİZ SÖZÜ TUTACAĞIZ”

SEYHAN’DA AK PARTİ’DEN 3 İSİM MHP'DE