BİZ ŞİMDİ YANDIK , KÜL OLDUK

BİZ ŞİMDİ YANDIK , KÜL OLDUK

Güzel ülkemde canlar Allah'a emanettir.
Yanarak ölmek kader midir?
Ne Madımak’ ta ne Aladağ’da
Var mıdır böyle bir insanlık dışı ölüm şekli?
11 yaşında, 13 yaşında hayatın baharında
bir ambülansa 9 can sığdığında
Yanan yüreklerimiz,
Kül olan ise vicdanlarımız oldu.
Görmeyenler ise bir ihmal tespit edemedik diyenler,
Görmeyenler bezirgânlara minik canları teslim edenler.
Görmeyenler o çocuklar niye ordaydı diye sormayanlar,
O çocuklar köyünde okul olmadığı için ordaydı?
Okul mu minik yavruların ayağına gelir
Yoksa kar kış demeden minikler mi okula taşınır?
Devlet mi gidenine sahip çıkar
Yoksa boş alanı bulan bezirgânlar mı?
Yokluk mu sömürür zihinlerimizi?
Cehalet mi?
Hastane mi, yurt mu, okul mu vatandaşın ayağına gelir?
Bu kadar uzak mı olur özlemler, insani istekler
Devlet mi vatandaşın ayağına gelir?
Canım ülkemde vatandaş gider.
Kendi içi var olanı devletten yalvar yakar, minnet rica ister
Uzak olan okulu yakın olsun ister
Başını sokacak sıcak bir mekân ister
Derdine derman bir hekim ister
Ve bulamadıkça gider
Göç eyler
Ölümüne gider
Umuduna gider
Yanar gider.
Yayın yasağı getirinler
Onlar ise vicdanları ile yüzleşmekten korkanlardır
Gerekçeleri ise
“huzur ve güven ortamı ile kamu düzenini bozucu eylem ve davranışlara dönüşebileceği'
Hangi huzur?
Hangi güven?
Susun, izlemeyin, bilmeyin, öğrenmeyin derler
Biz bilsek yeter, biz öğrensek yeter
Hepimiz sıra dışı ölümümüzün
Gazetelerde iki günlük haber olacağı zamanları bekler olduk.
Hepimiz sıra dışı ölümleri sıradanlaştırır olduk.
Biz ne zaman bu kadar vicdansız olduk.
Gözlerimizde akan yaşı ,
Korkudan yürek çığlıklarımızı saklar olduk
Biz insandık
Biz vicdandık
Biz hak,
Biz adalettik
Biz şimdi yandık
Kül olduk.
30/11/2016

İsmail GÜNEŞ

30.11.2016 13:24:42

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI