“BİZİM MİLLETTEN BAŞKA İTTİFAK YAPACAĞIMIZ BİR YAPI YOK”
SİYASET 21.03.2018 17:07:08 0

“BİZİM MİLLETTEN BAŞKA İTTİFAK YAPACAĞIMIZ BİR YAPI YOK”

“BİZİM MİLLETTEN BAŞKA İTTİFAK YAPACAĞIMIZ BİR YAPI YOK”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti İçi Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı, Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, AKP ve MHP arasındaki çıkara dayalı bir ittifakın kurulduğunu belirterek bu durumu acizlik göstergesi olarak yorumladı. Prof. Dr. Atıcı, “Biz bu ittifaklara taban çalışmasıyla ve eğer millet uygun görürse tabanda milletin yapacağı ittifaklarla karşılık vereceğiz. Bu nedenle bizim milletten başka ittifak yapacağımız bir yapı yoktur” dedi.
CHP Adana İl Örgütü Ahmet Albay Toplantı Salonu’nda İl Başkanı Ayhan Barut, il yürütme kurulu, ilçe başkanları ile kadın ve gençlik kolları başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen yönetici eğitimi öncesinde Barut ve Prof.Dr. Atıcı basın açıklaması yaptı.
2019’a giden süreçte CHP’nin parti içi eğitime çok önem verdiğini dile getiren İl Başkanı Barut, “Parti içi eğitimler bizi iyi bir partili ve yurttaş haline getirirken, özellikle alan çalışmalarında ihtiyaç duyulan donanımlarımızı da artırmamızı sağlıyor. Eğitimli toplumlar ve partiler uzun vadede her zaman başarılı olurlar. Gerek yerel, gerek genel seçimlerde burada aldığımız eğitimlerde edindiklerimizi alanda ortaklaştırarak çalışacağız ve başarıya ulaşacağız” diye konuştu.
PARTİ KADROLARINI YETİŞTİREN EĞİTİMLER
CHP Parti Okulu’nun hem partinin kadrolarını yetiştirmek hem de partinin ilkeleri ve hedefleri doğrultusunda oydaş kazanmaya amacıyla kurulduğunu aktaran Parti İçi Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, parti kadrolarını yetiştirmeye yönelik, temel siyaset eğitimi, sosyal demokrat ideoloji eğitimi, eğitim becerileri kursu, sosyal demokrat politikalar eğitimi, liderlik eğitimi, kriz yönetimi, öfke kontrolü ve yönetimi ile yönetici eğitimlerinin verildiğini aktardı.
Bu eğitimlerin partinin oy oranını artırmaya yönelik olmadığının altını çizen Prof. Dr. Atıcı, “CHP’nin ilelebet yaşaması için, eğitimli parti okulu kültürünü almış, partinin her noktasında ne olduğunu bilen, parti tüzüğünü, programını, projelerini ve tarihini bilen ve her yerde partiyi savunan deneyimli kadrolar bu eğitimlerle buradan yetişiyor. Ancak istediğiniz kadar eğitim alın, deneyimli, donanımlı olun fikirleriniz iktidarda değilse bir işe yaramaz” şeklinde konuştu.
TABANDA ÖRGÜTLENMEYİ SAĞLAYACAK MODEL
CHP Parti Okulu’nun yaklaşık iki yıldır parti örgütlerinin yürüttüğü çalışmalara ek olarak tabanda örgütlenmeyi ve ciddi oranda oy artışı sağlayacak sandık çevresi örgütlenme modelini de yaşama geçirdiğini dile getiren Prof. Dr. Atıcı, şöyle devam etti:
“Bu modelde her sandık çevresini bir örgütlenme birimi olarak kabul ediyoruz ve ilçe başkanlarımızda her sandığı biri kadın biri erkek olmak üzere o sandıkta oy kullanan parti üyesi ya da gönüllüsü iki kişinin atanmasını istiyoruz. Atama yapılır yapılmaz, görev verilenlere yönelik sandık çevresi örgütlenmesi eğitimini (SÖRE) hızla gerçekleştiriyoruz. Bu, o sandıkta kimlerin oy kullandığını ve bu seçmenlere nasıl ulaşılacağını, bunlarla ne konuşulacağını ve ne konuşulmayacağını anlatan üç saatlik bir eğitim. Bu eğitimi alan sandık görevlisi arkadaşlarımızın aynı sandıkta oy kullanan diğer seçmenlere ulaşmasını istiyoruz. Onlara siyaset yapmalarını değil, aynı mahallede oturan ve aynı sandıkta oy kullanan seçmenlerle komşuluk ilişkilerini geliştirmelerini ve ‘komşunu tanı, onu dinle ve bir iyilik yap’ sloganıyla çalışmasını istiyoruz. Bu şekilde yeni oydaşlar kazanmayı hedefliyoruz. Her sandıkta yaklaşık 300 seçmenden 80 civarında seçmenin herhangi bir partiye sıkı sıkıya bağlı olmadığını öngörüyoruz. Bu projeyle hangi seçim olursa olsun, partimizin yeni üreteceği ve başka partilerin kopyalayacakları projeleri doğrudan doğruya üyelerimiz aracılığıyla evlerin içine kadar sokacağız.”
AKP ve MHP’nin çok ciddi şekilde sıkıştığını belirten Prof. Dr. Atıcı, her iki partinin alın teriyle, bilek gücüyle alamayacağı milletvekillerini, belediye başkanlarını ittifak adı altında almaya çalışacaklarını vurguladı. Prof.Dr. Atıcı şunları söyledi:
“Gelişen siyasi iklimde MHP’nin yüzde 10 barajını aşamayacağı, AKP’nin de yüzde 50+1’i alamayacağı korkusu onları böyle bir ittifaka itmiştir. Daha düne kadar birbirlerine ağza alınmayacak küfürleri eden parti liderleri her ne olduysa dost ve kardeş olmuştur. Dostluk ve kardeşlik iyidir ancak çıkar ilişkisiyle kurulan dostluklar bizim anladığımız anlamda dostluk değildir ve ülkemize yarar getirmez. Bu onların tercihidir ama bize göre acizliğin bir göstergesidir. Biz bu ittifaklara ittifakla mı cevap vereceğiz? Hayır. Biz bu ittifaklara taban çalışmasıyla ve eğer millet uygun görürse tabanda milletin yapacağı ittifaklarla karşılık vereceğiz. Bu nedenle bizim milletten başka ittifak yapacağımız bir yapı yoktur. Sandık çevresi örgütlenmesi projesi tam da milletin ayağına giden, milletle ittifak yapmaya çalışan ve milletin kendi egemenliğine doğrudan doğruya sahip çıktığı bir sistem, bir model olarak karşımıza çıkıyor. Bu modelin daha önce denendiğini, referandum öncesinde kullanıldığını ve epeyce bir başarı sağladığını gördük. Şimdi oradan aldığımız güçle tekrar önümüze bakıyoruz”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°