“BİZLER, ÖLÜMÜ DEĞİL, YAŞAMI SAVUNUYORUZ”
GÜNCEL 29.06.2017 00:19:27 0

“BİZLER, ÖLÜMÜ DEĞİL, YAŞAMI SAVUNUYORUZ”

“BİZLER, ÖLÜMÜ DEĞİL, YAŞAMI SAVUNUYORUZ”

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, sosyal medya hesabından yaptığı, açlık grevindeki tutuklu Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile ilgili gazetelerde yayınlanan ve altında 111 aydın, sanatçı, hukukçu, milletvekili ve insan hakları savunucusu için “savcılara hâkimlere güvenmiyorsunuz, ancak terör örgütü üyelerine güveniniz sonsuz” ve benzeri ifadelerinin talihsiz ve vahim olduğunu belirtti.
Veli Küçük, bugüne kadar 40'ın üzerinde kamu görevlisinin KHK'lar yüzünden intihar ettiğini belirterek, “Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, OHAL kararnamesi ile işten atılan beş bin akademisyen, elli bin öğretmen ve yüz elli bin çalışandan yalnızca ikisidir. İşe geri dönme talebiyle açlık grevine gittikleri için tutuklandılar ve 111 gündür açlar. Her geçen gün sağlık durumları daha da kötüye gitmekte, duyu kaybı ve organ yetmezliği seviyesine ulaşmış sağlık sorunları yaşamaktadırlar. Biz, en temel evrensel insan hakkı olan yaşam hakkını önemseyerek Nuriye ve Semih ölmesin, çalışma hakları geri verilsin istiyoruz. Okullarına dönebilmeleri ve olağan hayatlarına devam edebilmeleri için yetkililerin ve devletin gereken adımları atmasını bekliyoruz” dedi.
Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bizler, ölümü değil, yaşamı önemsiyoruz ve savunuyoruz. Suçsuz olduklarını ifade eden bu insanlarımızın tek talepleri var: haksız yere ellerinden alınan meslekleri ve öğrencilerini geri istiyorlar! Hukuk devletlerinde kişilerin yargısal geçmişleri adli sicil kaydıyla takip edilir. Suçlu oldukları peşinen kabul edilen, sağlık ve yaşam hakları ihlal edilen, KHK ile atıldıkları işlerine geri dönebilmeyi bekleyen ve 111 gündür açlık grevinde olan tutuklu akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça için yetkililere çağrımı yineliyorum. Bu bir zulümdür, buna bir an evvel son verilmelidir. Şeyh Edebali’nin şu sözünü hatırlatırım: “insanı yaşat ki, devlet yaşasın!”
Ülkemiz hemen olağan günlere dönerek, şeffaf ve denetlenebilir hukuk devleti ilkesini, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını yaşama geçirmelidir. İçişleri Bakanı gibi en önemli ve kritik görevde bulunan birisinin daha mutedil ve sağduyulu yaklaşım ile kendisi gibi düşünmeyen herkese saldırgan ve suçlayıcı tavrı bir kenara bırakarak kavrayıcı, kapsayıcı ve sorun çözücü bakış açısıyla davranması gerekir.
Yaşanan vahim tablo karşısında ölümler yaşanmasın, ülkemiz insanı mağdur olmasın, devletimiz dış dünyada yurttaşının ölümünü izleyen ve hızlandıran duruma düşürülmesin hassasiyeti göstererek sorumluluk alan 111 kişinin terör ile bağdaştırılması asla kabul edilemez”
“KÖTÜ SÖZ SAHİBİNE AİTTİR”
Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bizler darbe girişimi gücünü elde etmeden evvel de ‘Gülen Cemaati’ne dönük uyarıları ve önümüzdeki tehlikeyi ortaya koymuş, köktendinci, ayrılıkçı ve her türlü teröre karşı durmuş ülkesini ve her bireyini seven insanlarız. Uzun yıllardır iktidarda bulunan, bizlerin aradaki uyarılarına ve önerilerine kulak tıkayan, “ne istediler de vermedik?”, “dön artık bitsin bu hasret” vb. söylemler ile terör unsurlarını destekleyen ve kutsayan anlayışın, “insanlar ölmesin ve hukuk devleti hâkim kılınsın” çağrısını terör destekçiliği olarak algılaması ve anlatması sorunlu bir anlayıştır. Atalarımızın söylediği gibi “kötü söz sahibine aittir”
Bir cadı avına dönüşen, fiili olarak darbe girişimi sonlandırılmasına rağmen, hukuka ve insan haklarına aykırı bir şekilde yürürlüğe konulan OHAL’in sonlandırılması ve KHK'lerin iptal edilmesini istiyoruz.
Bu vesile ile haksızlığa uğradığını düşünerek açlık grevi yapan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça şahsında bütün mağdurların, mazlumların sesinin duyulmasını destekliyor, bu hassasiyeti gösteren ve o metne imza koyan 111 kişiye yönelik İçişleri Bakanı Soylu’nun talihsiz ve vahim açıklamasını kınıyor ve protesto ediyoruz”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°