BM ÇALIİANLARINDAN DOĞA YÜRÜYÜŞÜ
Manşet Haber 12.12.2019 00:05:43 0

BM ÇALIİANLARINDAN DOĞA YÜRÜYÜŞÜ

BM ÇALIİANLARINDAN DOĞA YÜRÜYÜŞÜ


Uluslararası Dağlar Günü kapsamında Birleşmiş Milletler çalışanlarından doğa yürüyüşü
Yedi farklı milletten toplam 16 katılımcı Işık Dağı mevkiinde yaklaşık 10 kilometrelik bir yürüyüş gerçekleştirdi!
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından her yıl 11 AralıK’ta kutlanan Uluslararası Dağlar Günü kapsamında 07 Aralık Cumartesi günü Işık Dağı mevkiinde yaklaşık 10 kilometrelik bir doğa yürüyüşü gerçekleştirildi.
Birleşmiş Milletler çalışanları ve Japon Büyükelçiliği’nin dahil olduğu, yedi farklı milletten toplam 16 katılımcı ile gerçekleşen yürüyüş dört buçuk saat sürdü.
Dağ ekosistemlerinin hem çevre hem de insanlar için önemini vurgulamak amacıyla kutlanan bu günde katılımcılar yürüyüşleri boyunca karla kaplı ormanlarda yaban hayatının izlerini yakından görme fırsatı yakaladı.
FAO Orman Sorumlusu Peter Pechacek tarafından yürüyüş boyunca ormanın biyolojik çeşitlilik unsurlarıyla ilişkisine dair bilgilendirilen katılımcılar, gün sonunda soğuk hava şartlarına rağmen doğada geçirdikleri zamanın kendileri için oldukça ilham verici olduğunu dile getirdiler.
Uluslararası Dağlar Günü kutlamaları 11 Aralık Çarşamba akşamı ODTÜ Teknokent CoZone’da gerçekleşecek “Dağlar Genç Nesiller için Önemlidir” konulu panel ile devam edecek.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°