Böbrek dostu Gilaburu
Manşet Haber 10.09.2013 18:12:35 0

Böbrek dostu Gilaburu

Böbrek dostu Gilaburu

gilaburu_nasilUzman Doktor Dinçer Erdinç,  yapılan bilimsel araştırmalarda Gilaburu suyunun vücuttaki şişkinliği, ödemi çözücü, böbrekleri çalıştırıcı, artık ürünlerin vücuttan atılmasına yardımcı etkileri olduğunu belirtti.

Gilaburu, Latince adı “Viburnum opulus”olan, Adoxaceae familyasından kırmızı renkli,  nohut büyüklüğünde bir meyve veren ağaç türü olduğunu anlatan Dr. Erdinç,  “Gilaburu, Anadolu’nun şifa kokan topraklarında, İç Anadolu’nun özellikle Kayseri'de, bağlık alanlarda yetişen, kırmızı küçük meyveleri olan bir bitkidir.  Sonbaharda olgunlaşan kırmızı nohut büyüklüğündeki gilaburu meyvelerinin toplanarak bir süre su içerisinde bekletildikten sonra, ezilerek çıkarılan suyu içecek olarak tüketilir” dedi.

Gilaburu meyvesinin suyunun, kendine özgü bir tadı ve kokusu olduğunu belirten Uzman Doktor Dinçer Erdinç, “bu bitkiyle, ödemi çözmek ve böbrekleri çalıştırmak mümkün. Bu açıdan değerlendirildiğinde Gilaburu suyu zayıflama sürecindeki kişilere de çok büyük destek olacaktır. Gilaburu suyunun tadı biraz ekşidir. Ama belli bir süre tüketildiğinde damak tadı alışacak bir sudur” dedi.

Gilaburu suyunun tuzun zararlı etkilerini de bir ölçüde engellediğini kaydeden Uzman Doktor Dinçer Erdinç daha sonra şöyle devam etti;

“Özellikle tansiyon hastalarının gilaburu suyunu tüketmelerini öneririm. Her yaştan insan, doktor tarafından günlük miktarı ayarlanarak içebilir. Hasta olmayan bireyler de günde 1 su bardağı kadar gilaburu suyu içebilirler. Üç aylık kullanımlarda ciddi Detoks etkisi de görülebilir. Gilaburu suyu özellikle yaz aylarında kola gibi gazlı içecekler için de çok iyi bir alternatif. Bu içecekler şeker içerdiği için sıvı ihtiyacını daha çok artırıyor. Onun için sıvı ihtiyacını şeker içermeyen su, ayran, gilaburu suyu ya da sütten karşılayın ya da doğal olarak meyve tüketin diyoruz.”

Gilaburu suyuyla İyileşen hastaların olduğunu anlatan Uzm.Dr.Dinçer Erdinç “Gilaburu ve özellikle meyvesinin suyu Tıbbi bitkiler sınıfındandır. Tıp literatüründe Gilaburu ile ilgili çok sayıda önemli çalışma var ve bu bitkiyi düzenli kullanan hastaların önemli bir kısmı ciddi faydalar görmektedir. Mesela fayda gören hastalarımızdan birisi, senelerdir böbrek taşı düşüren ve o dönemlerde ağrılı krizlerle hastanelik olan bir hastaydı. Gilaburu kullanmaya başladıktan sadece 1 ay sonra, sağ böbreğindeki sayısız taşlardan sadece 2 tane (birisi 7 mm diğeri 12 mm) kalmıştı. Hasta 1 ay daha kullandığında hiç taş veya kum görülmediği, ultrason ve diğer tetkiklerle bildirildi.  Bir başka hastamız ise böbrek yetmezliği nedeniyle 3 yıldır diyalize giriyordu ve 2 yıldır hiç idrar çıkarmıyordu. Yani böbrekler bitmiş durumdayken, gilaburu kullandıktan sadece 4 gün sonra idrar çıkışı başladı. Bu hastamızın, bu bitkinin suyunu  3 aylık kullanımı sonunda şikayet namına hiçbir sorunu kalmadı ve Diyaliz ihtiyacı yok denecek kadar azaldı”

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°