Bombayı polise atmak istedi, elinde patladı!
Manşet Haber 22.08.2012 00:52:12 0

Bombayı polise atmak istedi, elinde patladı!

Bombayı polise atmak istedi, elinde patladı!

Adana'da bir hafta önce polis memurlarına taş attığı iddiasıyla serbest bırakılan 15 yaşındaki D.K. bu kez polislere atmak istediği el yapımı bomba elinde patlayınca sağ elinin 2 parmağı parçalandı ve kurtarılamayarak kesildi.

Seyhan ilçesi Hürriyet Mahallesi Güney Kuşak Bulvarı'nda önceki gün toplanan çoğu çocuk yaklaşık 40 kişilik PKK yandaşı, yasadışı sloganlar atarak yürüdü. Yola ateş yakıp, barikat kurdu. Yapılan korsan gösteriye polis müdahale etti. Göstericiler polis memurlarına taş, molotofkokteyli ve el yapımı bomba atarak karşılık verdi. Göstericiler kaçarken aralarında bulunan D.K. elindeki el yapımı bombayı polis memurlarına doğru atmak istedi. Ancak bomba D.K.'nin elinde patladı. Kanlar içinde yere yığılan çocuk diğer göstericilerin yardımıyla kaçtı.

Kısa süre sonra D.K. Adana Devlet Hastanesi'ne yaralı olarak getirldi. Hastane polisi de Terörle Mücadele ekiplerine haber verdi. Yapılan araştırmada D.K.'nin polislere atmak istediği bombanın elinde patlamasıyla yaralandığı belirlendi. Sağ eli parçalanan D.K.'nin 2 parmağı ezilmiş olması nedeniyle kurtarılamayarak kesildi. Çocuğun sol eli ile vücudunun değişik yerlerinden de yaralandığı belirlendi.

İKİ HAFTA ÖNCE TAŞ ATMAKTAN YAKALANMIŞ
İki hafta önce polis memurlarına taş attığı iddiasıyla yakalanıp serbest bırakılan D.K.'nin, hastanedeki tedavisinin ardından adliyeye sevk edileceği bildirildi.

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°