BOTANİK BAHÇESİ 4 MEVSİM 12 AY ZİYARETÇİLERE AÇIK
Manşet Haber 28.01.2020 23:09:52 0

BOTANİK BAHÇESİ 4 MEVSİM 12 AY ZİYARETÇİLERE AÇIK

BOTANİK BAHÇESİ 4 MEVSİM 12 AY ZİYARETÇİLERE AÇIK

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) kampüs alanı içerisinde yaklaşık 200 dekarlık bir alanda kurulu bulunan ve Türkiye'nin en zengin endemik bitki türlerinin yer aldığı Nihat Gökyiğit Botanik Bahçesi bilim dünyası ve halka hizmet ediyor. Botanik Bahçesi bölgede yoğun ilgi görürken öğrenciler doğayı doğanın içinde öğreniyor.
Adananın subtropik iklime sahip olmasından dolayı kış aylarında kar yağışı ve uzun süren don olaylarının yaşanmaması, ÇÜ Nihat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nin her dönem yeşil ve canlı kalmasına neden olurken birçok vatandaş bahçeyi ziyaret ediyor
Kış döneminde diğer botanik bahçeleri durgunluk dönemi geçirirken Çukurova Üniversitesine ait 200 dekarlık alan üzerine kurulu ÇÜ Nihat Gökyiğit Botanik Bahçesi 4 mevsim / 12 ay boyunca ziyarete açık tutuluyor. Her dönem ziyarete açık olan bahçe, farklı bitki türlerinin ziyaretçiler tarafından görülmesine olanak tanıyor.
5 Bin 400 Öğrenciye Doğa Eğitimi Verildi
Botanik Bahçesi hakkında bilgi veren merkez yönetimi şunları kaydetti;
“Bahçemiz sahip olduğu bu iklim avantajından ötürü Türkiye’deki botanik bahçeleri içerisinde en zengin Palmiye çeşitliliğine sahip bahçe olma özelliğindedir. Kışın donlardan çabucak etkilenen Palmiye türlerini kış boyunca bahçemizde her gezip görebilmeniz mümkün. Her mevsim ziyarete açık olan botanik bahçemizde, eğitim öğretim dönemi boyunca Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak yürütülen eğitim kapsamında, anasınıfından liseye kadar her yaş grubuna doğa eğitimleri verilmektedir. Bu eğitimler kapsamında çocuklara doğa bilinci ve farkındalığı yaşayarak ve eğlenerek öğretiliyor. 2018-2019 eğitim öğretim yılı içerisinde her haftanın iki günü sabah ve öğleden sonra olmak üzere en az 30 kişilik 2’şer gruplar halinde yaptığımız eğitimlerde; 5,400 öğrenciye doğa eğitimi verildi.”
Çocuk Bahçıvanlar Projesi Devam Ediyor
“Her yıl yaptığımız çocuk bahçıvanlar projesi ile çocukların toprakla buluşmasını sağlayarak kendi dikimlerini yaptıkları, çapalayıp büyüttükleri bitkilerden hasat ettikleri mahsulleri toplamalarının mutluluğuna ortak oluyoruz. Bu yıl yine geçen yıl olduğu gibi Adana’da düzenlenen tiyatro festivali kapsamında gönüllü hocalarımız ve öğrencilerimizin hazırladığı yaratıcı dramlarla eğlenceli dakikalar yaşandı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°