BÖYLE UĞURLANDI...
Manşet Haber 4.12.2022 00:50:18 0

BÖYLE UĞURLANDI...

BÖYLE UĞURLANDI...


52 yıllık gazetecilik hayatının son perdesini Milliyet gazetesinde kapatan, Türkiye Spor Yazarları Derneği Adana Şubesi ve Çukurova Gazeteciler Cemiyeti eski kurucu üyesi Nihat Geven, 83 yaşında hayatını kaybetti.





5 Aralık 1939'da Adana'nın Çınarlı Mahallesi'nde dünyaya gelen Nihat Geven, 1955 yılında Adana Erkek Lisesi'nde okurken Adana Demirspor ile tanışır. O yıllarda Adana Erkek Lisesi'nin bir futbol takımı vardır. Geven sadece bu takımın değil, Adana'nın da ilk amigosudur. Erkek Lisesi ile Ticaret Lisesi arasındaki rekabetin tribünlere yayılıp, renkli hale gelmesinde Nihat Geven'in önemli bir rolü olduğu söylenir.





Nihat Geven gazetecilik mesleğine ise ilk adımı 1960 yılının Ağustos ayında atar.





 'İkinci evim Milliyet'





Geven'i  fark eden dönemin usta gazetecilerinden Çoban Yurtçu, yine gazeteci olan Mustafa Kaya vasıtası ile Bugün gazetesinin kapısından girişine sebep olur. Geven'in günlük hava raporları hazırlayarak başladığı bu yol; ekonomi, siyaset ve adliye haberleri ile devam eder. Hayat ağacında koca bir yeri dolduracak olan spor haberleri yazarlığının da temelleri bu dönemde atılır. Altı ay geçmeden Bugün gazetesinin kapanmasıyla Nihat Geven'in gazetecilik maratonu Vatandaş gazetesinde devam eder ve burada Hilmi Kürklü ile tanışır. Bu tanışıklık Geven'in 'Yaşamımda benim ikinci evim oldu' dediği Milliyet serüvenini de başlatır.





 Milliyet gazetesinin yöneticisi Alaettin Kutlu, Hilmi beyin yakın dostudur. Bu durum Nihat Geven'in Alaettin Kutlu tarafından fark edilmesine neden olur. Böylece Nihat Beyin yarım asırlık gazetecilik yaşamının son durağı Milliyet gazetesi olur.





Siyaset, ekonomi, polis haberleri avcısı olma yolunda hızla ilerlerken, zamanın çok önemli gazeteci ve spor yazarı Necmi Tanyolaç'tan aldığı bir telefonla Geven kendisini spor camiasının ortasında bulur. Adana Demirspor ve Adanaspor'u spor sayfalarına taşıyan Nihat Geven'in, kendisinin deyimiyle tribünlerin rengini görmek ve okuyucuya bu heyecanı yansıtabilmek hayatın tadı olur.





Nihat Geven ayrıca 1975 yılında Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer almıştır. 2007 yılında ses kısıklığı şikayetiyle gittiği Balcalı Hastanesi'nde gırtlak kanseri teşhisi konan Nihat Geven'e ses protezi takıldı. Geven, geçirdiği ameliyat sonucu konuşma sorunu yaşarken, sağlığında gerileme oldu ve son olarak düşerek kalça kemiğini kırdı. Ameliyatın ardından yoğun bakım ünitesinde entübe edilen Nihat Geven, 1 Aralık günü hayatını kaybetti.





Nihat Geven'in ilk evliliğinden Şebnem, Ela ve Eda adında üç kızı bulunmaktadır. Daha sonra avukat Jale Geven ile hayatını birleştiren Nihat Geven'in Gizem isimli bir kız çocuğu daha olmuştur.









ÖLÜMSÜZLEŞTİRİLDİ





Yıllar sonra; gazetecilik mesleğinde 52, Milliyet gazetesinde ise aralıksız olarak 50 yıl çalışan, Türkiye Spor Yazarları Derneği Adana Şubesi'nin ise 25 yıl başkanlığını yapan Nihat Geven, TSYD Adana Şubesi Tesisleri'ne ismi verilerek ölümsüzleştirilir.





ALDIĞI ÖDÜLLER  





Türkiye Milli Olimpiyat Komitesinin 1999 yılı Olimpiyat Meşalesi 'Spor Yazarlığı dalında' Çoban Yurtçu Ödülü





Çukurova Rotary'nin 'Meslekte yüksek ahlak ve özverili çalışma ve başarınızı nedeniyle 2004-05 yılı meslek hizmet' ödülü.





Milliyet gazetesinin 2003 yılı 'Yılın Sporcusu' yarışmasında Namık Sevik Ödülü





 Adana 5 Ocak Gazetesi'nin '2009 yılın spor adamı' ödülü.





Çukurova Gazetesi ile çeşitli spor kuruluş ve kulüplerinin 20'yi aşkın başarı, hizmet ve onur ödülleri ay-rıca mesleki yaşamımı renklendirmiştir..





Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı Hizmet Ödülü.





 Fashion Vıp dergisi 2012 Yılın En Sıkları Ödülü





Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Burhan Felek adına düzenlediği Basın Hizmet Ödülü.





5 Ocak 2012 Meslekte 50. Yıl Özel Ödülü





Adana'nın tartışmasız en şık gazetecisiydi Nihat Geven. Her zaman takım elbiseli, kravatlıydı. Yaşamı boyunca şıklığından hiç ödün vermedi.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°