Bozulmuş şekerlemelere dikkat!
Manşet Haber 17.08.2012 15:46:54 0

Bozulmuş şekerlemelere dikkat!

Bozulmuş şekerlemelere dikkat!




GMO Adana Şube Başkanı Doç. Dr. Var, dini bayramların simgesi şekerlemeleri satın alırken bozulma olup olmadığına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi

Işıl Var, şekerlemelerdeki bozulmaların daha çok şekerlemenin hazırlanmasında kullanılan bazı maddelerin içerdiği mikroorganizmalardan kaynaklandığını ve bozulmaların da küflenme, şekerleme içinin dışarı sızması ve üründe gaz oluşumu gibi belirtilerle kendini gösterdiğini dile getirdi. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası (GMO) Adana Şube Başkanı Doç. Dr. Işıl Var, bozulmaların hijyenik olmayan şartlarda üretim, kötü koşullarda muhafaza gibi nedenlerden olabileceğini, özellikle küflü kuru yemiş kullanılmış şekerlemelerin uzun vadeli sağlık risklerine neden olabileceği uyarısında bulundu. Doç. Dr. Var, tahin helvası gibi şeker içerikli geleneksel ürünlerimizde ise hijyenik koşullarda hazırlanmamışsa, kirli malzemelerle yapılmışsa kısa vadede de sağlık sorunlarıyla karşılaşılabileceğini ifade etti.

Yaptığı yazılı açıklamada şekerleme ürünlerindeki mikroorganizmaların daha çok imalat sürecinde içine koyulan maddelerden geldiğini belirten GMO Adana Şube Başkanı Doç. Dr. Var, bu tür ürünlerin genel olarak şeker, nişasta, süt, yağ, kakao, meyve ve kabuklu yemişleri içerdiğini anımsattı. Tat, koku ve renk verici maddelerin de şekerlemelere katılabildiğini kaydeden Doç. Dr. Var,  “Kaynatılarak hazırlanan şekerlemeler daha az sayıda bozucu bakteri içerirken, şeker, süt ve kakao yağının karıştırılması ile hazırlanan çikolata soslarında  bu maddelerin içeriğinde bulunan mikroorganizmalar son ürüne geçebilmekte  ve ürünün daha çabuk bozulmasına neden olabilmektedir” dedi.

“Aslında şekerlemeler hastalık yapıcı bakterilerin gelişimine uygun ürünler değildir” diyen Doç. Dr. Var, şekerlemelerde kullanılan çikolata, yumurta beyazı, baharat (özellikle Hindistan cevizi), süt gibi malzemelerin gıda zehirlenmesi ve tifo gibi hastalıkların etmeni olan Salmonella ‘nın bulaşmasına neden olabileceğini ancak, şekerlemelerdeki su miktarının azlığının bu bakterinin üründe gelişmesini engellediğini ifade etti.

Buna karşın, küflenmiş ceviz, fındık, Hindistan cevizi vb. ve kuru meyveler ile hazırlanmış şekerlemelerin kansorojenik bazı küf zehirleriyle kirlenmiş olabileceğini anlatan Doç. Dr. Var, bunun uzun vadede sağlık riski oluşturabileceğine dikkati çekti.

Doç. Dr. Işıl Var,  “Kremalı şekerlemeler ve çikolata kaplı içi yumuşak olan ürünlerde mikroorganizmalardan kaynaklı gaz oluşumu, içeriğin dışarı sızması gibi bozulmalara rastlanabilir. Kötü koşullarda (sıcak ve nemli yerlerde) bulundurulan marpizan, fondan, meyveli ve jöleli şekerlemeler bu ürünlerdeki şekere dayanıklı mayalar ve küfler tarafından bozulabilirler. 2000’li yıllara kadar mikrobiyolojik açıdan problemli olarak görülmeyen tahin helvalarının hastalık yapıcı mikroorganizmalarla kirlenebildiği durumlarda gıda zehirlenmesine neden olabileceği bizim de yaptığımız çalışmalar ve çeşitli raporlarla ortaya konmuştur” diye konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°