Bu 8 Mart’a da böyle geldik…

Bu 8 Mart’a da böyle geldik…

Kadın cinayetlerinin artarak devam ettiği, erkek şiddetinin önlenmediği, kadınların emeğinin yok sayıldığı, var olan haklarımıza yönelik saldırıların arttığı bir yılı daha geride bıraktık.

Türkiye’de kadınların çalışma hayatına katılma oranları hala çok düşük ve çalışmalarının önünde engeller var. Ev ve bakım işleri, kadınların ücretsiz ve görünmeyen emeğiyle karşılanıyor. Bu nedenle dışarıda bir işte ücret karşılığı çalışmaları ne kocaları ve aileleri ne de toplum tarafından onaylan​ı​yor. Çalışan kadınların ise yarısından fazlası tam zamanlı ve güvenceli işlerde değil, güvencesiz ve kötü koşullarda çalışıyor. Çalışma hayatındaki kadınların cinsel taciz, mobbing, erkeklerden daha az ücret alma ve daha birçok sorunla karşılaşmaları oldukça yaygın. Kadınlar dışarıda çalışırken, ev işleri ve bakım yükünü de üstlenmeleri bekleniyor, bu işlerin toplumsallaşmasına yönelik bir mekanizma geliştirilmiyor. Üstüne üstlük ​hükümet tarafından ​oluşturulan politikalar, kadınları önce​likle aile içinde ve ​ “anne” olarak tanımlıyor. O​lur da “annelik”ten artırılabildiği mesai olursa dışarıda çalışmasına “belli koşullar altında”​ izin veriyor.

Bu 8 Mart’a bu politika paketlerinden biri olan “Ailenin ve Dinamik Nüfusun Korunması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile girdik örneğin. Tasarı, kadınları “anne” olarak tanımlayıp, bu “kutsal görev”in çizdiği sınırlar içinde yarı zamanlı olarak ücretli çalışmalarına izin veriyor.  Kadın istihdamını da artıracağı varsayılan bu modelin adına ise “esnek çalışma” deniliyor. Oysa​,​ bu modelin düşük ücretler ve neredeyse imkânsızlaşan emeklilik anlamına gelmesi bir yana, haftalık çalışma saatlerinin çok uzun olduğu Türkiye’de –iddia edilenin tersine- esnekliğin çocukların ya da diğer bağımlı bireylerin bakımına zaman ayırmayı güçleştireceği de ortada. Bu durum, kadınların evlerinde kayıt dışı ve her türlü iş güvenliğinin dışında, hatta çoğu zaman çocuklarının emeğinden de yararlanmak zorunda kalarak çalışmaları sonucunu doğuruyor…

Kadın emeğine ve istihdamına dair​ politikalar oluşturulurken biz kadınların talepleri göz ardı ediliyor olsa da, bu 8 Mart’ta da taleplerimizi yineleyerek mücadeleye devam edeceği​z!

Yaşasın kadın dayanışması!​

Taleplerimiz

İşgücü Piyasası

Çalışma saatlerinin, tam zamanlı statüsünü koruyarak azaltılması ve iş koşullarının iyileştirilmesi,

İnsana yakışır iş koşullarına sahip, yasal bakım izinlerine, izin sonrası iş garantisi hakkına ve sosyal haklara erişimi temel alan kayıtlı istihdamın standart hale getirilmesi ve esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerinin teşvik edilmemesi,

Kadın istihdamının insan onuruna yaraşır işlerde artırılmasının esas alınması, çalışma yaşamında cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik yasal düzenlemeler yapılması ve uygulanması,

İş ve iş dışı yaşamı uzlaştırma politikalarının, öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliği hedefine varacak araçlar olarak kullanılması,

8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi,

Çocukların ve Yaşlı/Engelli Bireylerin Bakımı

Ebeveynlerin farklı yaşam ve çalışma koşulları ile uyumlu; süre, sunulan hizmetin türü ve mekân gibi açılardan çeşitlendirilmiş; sosyal hak olarak ücretsiz şekilde düzenlenmiş; verilen bakımın ve eğitimin, ailelerin gelir düzeyleri arasındaki farklardan ve eşitsizliklerden etkilenmeyecek kalitede olduğu erken çocukluk ve bakım ve eğitim hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve 0-6 yaş grubunu kapsaması,

İlköğretim çağındaki çocuklar için okul saatleri dışında çocukların gelişimini sağlayacak etüt saatleri uygulamalarının emek piyasası mesai saatleri ile uyumlu olarak tasarlanması ve yaygınlaştırılması,

Ücretli doğum izninin 16 haftadan 24 haftaya çıkarılması,

Toplam 12 ay ücretli ve en az iki ayının babadan anneye transfer edilemez (sadece babalar tarafından kullanım hakkını içeren) ebeveyn izni verilmesi ve bu iznin babalar tarafından amacına uygun olarak kullanılmasının teşvik edilmesi ve denetlenmesi,

Ebeveyn izninin çocuk ilkokula başlayana kadar gerektiğinde esnek kullanımının mümkün olması,

İzinlerde işçi/kamu çalışanı ayrımının ortadan kaldırılması,

ILO 183 No’lu Sözleşmesinin (Annelik Koruma Sözleşmesi) imzalanması ve gerekli denetim mekanizmasını kurulması,

Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla ve Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik’te belirtildiği üzere 150’den çok kadın işçi çalıştıran işyerlerine kreş açma zorunluluğu getiren maddenin, 150’den çok çalışanı olan şeklinde değiştirilmesi,

Ancak yukarıdaki maddenin 150’den az çalışanı olan işyerlerin istihdam edilen ebeveynler açısından dışlayıcılığının yanı sıra çocuk sayısının artıp azalmasına bağlı olarak maliyetlerin de artıp azalması ve sürdürülebilirliğinin düşük olması nedeniyle temel çözüm olarak her belediyede yeterli yerin sağlandığı kamu kreşlerinin açılması,

Belediyelerin yıllık plan ve programlarına somut hedefler koyarak erken çocukluk bakım ve eğitim hizmetleri için gerekli kaynakları ayırması,

Organize sanayi bölgelerinde açılacak kreşlerin ücretsiz olması ve çocukların sağlığını tehdit edecek üretimlerin yapıldığı yerlerden uzak konumlanması,

Kamu kurum ve kuruluşlarındaki kreşlere kamu bütçesinden harcama yapılmasının önünün açılması ve kapatılan kamu kreşlerinin yeniden açılması,

Kamu kreşlerindeki boş kontenjanlara kamu personeli olmayan ebeveynlerin çocuklarının da kabul edilmesi,

Diğer bağımlı aile bireylerinin (yaşlı, engelli, hasta) bakımına yönelik kurumsal hizmetlerin mekân, süre, sunulan hizmetin türü gibi açılardan çeşitlendirilerek yaygınlaştırılması,

Organize sanayi bölgelerinde açılacak kreşlerin ücretsiz olması ve çocukların sağlığını tehdit edecek üretimlerin yapıldığı yerlerden uzak konumlanması,

Kamu kurum ve kuruluşlarındaki kreşlere kamu bütçesinden harcama yapılmasının önünün açılması ve kapatılan kamu kreşlerinin yeniden açılması,

Kamu kreşlerindeki boş kontenjanlara kamu personeli olmayan ebeveynlerin çocuklarının da kabul edilmesi,

Diğer bağımlı aile bireylerinin (yaşlı, engelli, hasta) bakımına yönelik kurumsal hizmetlerin mekân, süre, sunulan hizmetin türü gibi açılardan çeşitlendirilerek yaygınlaştırılması,

Ev İşçileri

ILO’nun 189 No’lu “Ev İşçileri İçin İnsana Yakışır İş” sözleşmesinin onaylanarak iç hukukun sözleşme ile uyumlu hale getirilmesi ve yapılacak olan yasal düzenlemelerin göçmen kadınları da kapsaması,

189 sayılı ILO Sözleşmesi esas alınarak ev işçilerinin de diğer işçiler gibi sosyal güvence ve örgütlenme hakkına sahip olmalarının sağlanması,

Mesleğin net bir tanımının ve hizmetlerin sınıflandırılmasının yapılması,

Ev işçileri için çalıştıkları işyeri olan evin özel koşullarını göz önüne alan bir işçi sağlığı ve güvenliği yasası çıkartılması,

Ev hizmetleri alanındaki çalışan işçi sayısı, iş kazaları, meslek hastalıkları vb. çalışma durumunun tespiti için TÜİK tarafından istatistiksel veriler elde edilmesi,

Ev Eksenli Çalışanlar

ILO 177 Sayılı Evde Çalışma Sözleşmesi imzalanması ve gerekli düzenlemelerin yapılması,

Ev-eksenli çalışanların kendi örgütlerini kurma, bunlara üye olma ve faaliyetlerine katılma haklarını kullanabilmeleri için yasal düzenleme yapılması,

İşyeri ev olduğu için, kayıtlı çalışmanın ve çalışma koşullarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından denetlenebilmesi için özel düzenlemeler getirilmesi,

Ev eksenli çalışanların konutlarında mal ya da hizmet üretirken iş sağlığı güvenliği önlemlerinin alınmasının sağlanması,

Ev eksenli çalışanların mesleki olarak tanımının yapılması, İŞKUR’a başvurmaları ile ilgili gerekli düzenlemelerin yapılması,

Ev-eksenli çalışanlar için özellikle yerel yönetimler tarafından hem yaşlı ve çocuk bakımı konusunda hem de hukuksal konularda danışmanlık yapmak amacıyla destek ve danışmanlık hizmet birimlerinin oluşturulması,

Mevsimlik Tarım İşçileri

Mevsimlik tarım işçilerinin sosyal güvenlik kapsamına alınması için gerekli düzenlemelerin yapılması,

TÜİK tarafından düzenli istatistiklerin tutulması,

Küçük çocuklar için çalışılan tarlaların yakınlarında bakım merkezlerinin, okul çağındaki çocuklar için de telafi eğitim merkezlerinin açılması,

Sosyal Hizmet ve Yardımlar

Sosyal yardımların ihtiyaç temelinde nüfusun tamamını kapsayacak şekilde verilmesi,

Sosyal yardımların tek bir çatı altın toplanması ve dağıtılması sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi,

Kaliteli ve ulaşılabilir kurumsal hizmetlerin yaygınlaştırılması ve bireylerin ihtiyaçları çerçevesinde alternatif hizmet modellerinin geliştirilmesi,

Tek ebeveynli ailelere bütüncül ve kurumsal destek sağlanması,

Sosyal Güvenlik

Sağlık hakkından faydalanabilmek için prim ödemesi zorunluluğunun ortadan kaldırılması,

Özel sağlık sigortacılığının devletin vermesi gereken sağlık hizmetlerinin yerine geçmemesi,

Kıdem ve emeklilik hakkının emek piyasasının koşulları göz önüne alınarak yeniden düzenlenmesi ve çalışan nüfusun tamamını kapsayacak şekilde genişletilmesi,

Evde bakım aylığı alanların sosyal güvence kapsamına dâhil edilmesi…

 

 

adanaulus

6.03.2015 21:46:20

YAZARLAR


"HALKÇI BELEDİYECİLİK BAYRAĞINI ADANA VE 15 İLÇEMİZDE DALGALANDIRACAĞIZ"

CHP ‘Lİ OYA TEKİN: SON SÖZÜ SİZ SÖYLEYİN

CHP’Lİ GÖÇMEN: SOSYAL BELEDİYECİLİĞİN TEMEL NOKTASI İNSAN VE HİZMETTİR

TZOB MART AYINDA ÜRETİCİ VE MARKET FİYATLARINDAKİ DEĞİŞİMİ AÇIKLADI

ZEYDAN KARALAR: HİZMETTE SİYASİ AYRIM YOK

ENERJİSA’DAN "SEÇİM" AÇIKLAMASI

CHP İL BAŞKANI TANBUROĞLU: KAZANIYORUZ

ÇUKUROVA ÖDÜLÜ TYS BAŞKANI ÖZYALÇINER’E VERİLDİ

SEÇİME 3 GÜN KALA HATIRLADI!

“OMUZ OMUZA YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ ”

“GAZETECİLER SEÇİM SONUÇLARINA ENGELSİZ ULAŞABİLMELİDİR”

KEREM ŞAHİN TMMOB ADANA İKK SEKRETERİ

DEM EŞBAŞKAN ADAYLARI: ADANA’DA İTTİFAK YOK DEM PARTİ VAR!

TÜRKEŞ: ADANALILAR HİZMETİN EN İYİSİNİ HAK EDİYOR

CUMHUR İTTİFAKI 5’İ BİR YERDE

TEMİZLİK TAKINTISI NEDİR? KİMLER DE GÖRÜLÜR?

İKLİM DOSTU KENTLER İÇİN YEREL YÖNETİM ADAYLARINA ÇAĞRI