Bu Dans Hayat Kurtarıyor
Manşet Haber 13.06.2015 15:17:06 0

Bu Dans Hayat Kurtarıyor

Bu Dans Hayat Kurtarıyor

Kanserle Dans Derneği, ‘Anadolu Jinekoloji Sohbetleri’nin ilkini gerçekleştirmek üzere Adana’daydı. Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen seminere katılım yoğundu.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde de yaygın olan rahim ağzı ve yumurtalık kanseri hakkında halkı önlem ve tedavi için bilgilendirmeyi amaçlayan seminere pek çok uzman doktor katıldı.

kanserle_dans_dernegi_Kanserle Dans Derneği Başkanı Esra Çokçetin, Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin, Prof. Dr. Ali Ayhan, Prof. Dr. Cansun Demir,  Prof. Dr. Aytekin Altıntaş, Psikolog Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu ve Uzman Diyetisyen Dilşat Baş’ın konuşmacı olduğu seminer Roche ilaç firmasının desteğiyle düzenlendi.

 ‘700 kadın rahim ağzı kanserinden ölüyor’

Doç. Dr. Murat Gültekin konuşmasında, “Rahim ağzı kanseri dünya genelinde meme ve kalın barsak kanserinden sonra kadınlarda en sık görülen üçüncü kanser. Dünyada her yıl yaklaşık 528.000 kadına rahim ağzı kanseri tanısı konuyor ve bir yılda yaklaşık 288.000 kadın bu hastalık nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu haliyle rahim ağzı kanseri dünya üzerinde her 2 dakikada bir kadının ölümüne neden oluyor. Ülkemizde ise yılda 1700 kadında saptanan bu hastalık her yıl yaklaşık 700 kadının ölümünden sorumlu.

Öte yandan sık görülmesi dışında kadın kanserleri arasında neredeyse tümüyle önlenebilen tek kanser olması nedeniyle de oldukça önemli. İşte burada erken teşhisin önemi devreye giriyor. Kadınlarımıza bu nedenle düzenli olarak tarama yaptırmanın önemini anlatmak gerekiyor’ dedi.

Gültekin, yumurtalık kanseri ile ilgili olarak da, ‘Tüm dünyada ve ülkemizde en sık görülen 7. kanser türü yumurtalık kanseri ise en öldürücü kanser türü olarak karşımıza çıkıyor. Yumurtalık kanseri taramasında ultrason, tümör belirteçleri ve basit jinekolojik muayene yapılıyor. Ailesel riski olan grup hariç tarama önerilmiyor.’ şeklinde konuştu.

Tüm konuşmacılar erken teşhisin önemine vurgu yaparken; Türkiye’de birinci basamak sağlık kuruluşları ve kanser tarama merkezleri olan ve 81 ilde bulunan KETEM’lerde (Kanser Erken teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi) 30-65 yaş arasındaki bütün kadınlara 5 yılda bir ücretsiz rahim ağzı kanseri taraması yapıldığı bilgisini aktardılar. Ayrıca ücretsiz hizmet veren KETEM’lerde sık görülen hastalıkların erken bulguları ve yapılması gerekenler konusunda bilgilendirme de yapıldığından bahsettiler, HPV testinin önemini vurguladılar.

Kadınlara kulak verdiler

Türkiye’de kanser tarama ve tedavilerinde son durum, erken teşhisin tedavide önemi, yeni yöntemler ve daha pek çok konuda uzmanlar tarafından bilgi verildiği seminerde kadınlar da hikayelerini paylaştı.

‘Kadınlara Kulak Verelim’ adlı bölümde kanserle yaşayan veya kanseri yenen kadınlar başlarından geçenleri ve hissettiklerini anlattı.

İşaret dili tercümanı tüm seminer boyunca işitme engelliler için konuşmaları aktardı.

Kanserle Dans Derneği tarafından gerçekleştirilen ‘Anadolu Jinekoloji Sohbetleri’ Türkiye’nin pek çok ilinde Eylül ayından itibaren devam edecek.

2013 yılında kurulan Kanserle Dans Derneği, kanser hastaları ve hasta yakınlarına, kanser hastalığı teşhisi, tedavisi, tedavi sonrası süreçlerinde mümkün olan tüm desteği vermek için çalışıyor; halkı bilinçlendirme amaçlı etkinlikler ve seminerler düzenliyor.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°