BU FESTİVAL ÇOK LEZZETLİ…
Manşet Haber 24.10.2020 12:30:14 0

BU FESTİVAL ÇOK LEZZETLİ…

BU FESTİVAL ÇOK LEZZETLİ…

 

 

Adanalı aşçılar, İzmit Gastronomi Festivali’ndeki yemek yarışmasında farkını gösterdi. İzmit Belediyesi’nin organize ettiği yarışmada Adana Aşçılar ve Pastacılar Derneği (ADAPADER) Başkanı Derviş Göçmen ile ADAPADER Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Sertaş, yarışma jürisinde Adana’yı temsil eden isimler oldu.

Türkiye’nin dört bir yanından katılımın sağlandığı, Güney Kore’den yarışmacıların yer aldığı Endonezya’dan da jüri üyesinin bulunduğu festival kapsamındaki yemek yarışmasının önemine değinen ADAPADER Başkanı Derviş Göçmen, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in katkılarıyla tüm aşçıların destekleriyle yapılan gastronomi yemek yarışmasında gastronomi öğrencilerinin yaptığı yemekleri değerlendirdiklerini söyledi.

Konuklara ve ziyaretçilere yöresel yemek ve tatlılar, süs eşyaları, Gaziantep, Hatay ve Adana mutfağından örnekler sunulduğunu söyleyen Göçmen, Adana şalgamının da büyük ilgi gördüğünü kaydetti.

Birinciye altın madalya, ikinciye gümüş madalya, üçüncüye ise bronz madalyanın verildiği yemek yarışmasına emeği geçen tüm yarışmacılara, jüri üyesi arkadaşlarına, Uluslar arası Gastronomi Federasyonu (UGEF) Başkanı Mehmet Kaplan’a, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’e, dernek ve federasyon başkanlarına teşekkür eden Derviş Göçmen, Türkiye’nin gastronomi turizmine daha çok ağırlık vermesi gerektiğini sözlerine ekledi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°