BU KADAR ŞOK OLAYLARA, BİR GÜZEL HABER
Manşet Haber 14.06.2021 00:01:28 0

BU KADAR ŞOK OLAYLARA, BİR GÜZEL HABER

BU KADAR ŞOK OLAYLARA, BİR GÜZEL HABER

O güzel haberi sona sakladım.
Pastanın çileği derler ya,
Günlerdir pazar günü 8.kaseti bekler olduk.
Hiç ummazdım benimde içinde bulunduğum 20 milyon insan Sedat Peker’in pazar kasedini beklemiş.
Hani çocukluk yıllarımızda yazlık sinemalarda, çekirdek çinterek izlediğimiz Türk Filmi gibi.
Gerçi Türk filmlerinin sonu hep mutlu biterdi genelde.
Türkiye’ye mutlu olan ne kaldı misali sonu mutlu bitmez diye düşünüyorum.
Sedat Peker tanımasam sol sosyalist bir düşünceyi temsil ettiğini düşünür insan.
Bakın öyle bir şey dedi ki,
Aslında herkesin bildiği bir şeyi içeriden biri söyledi mi daha anlam kazanıyor.
Neden ülkede 5 kişi çok zengin, halk ekmeğe muhtaç?
Bakın ülkede vazgeçtik beş müteahitten, neden beş maaş alan makamlılar, elçilikle alakası olmayanın bir ülkeye elçi atanması, anlayacağınız haksızlığın hep halkın üzerine olması kaygısıdır.
Ülkede omuzlara aldığımız insanların neler yaptığını Sedat Peker’den duyuyoruz.
Bu kadar şaibe in olduğu bir ülkede bir kişi istifa etmez mi?
Herkes Adaleti göreve davet ediyor, ama… Adalet Bakanı Allahın bir lafını etmez?
Ben 40 yıldır bu ülkede hükümetleri bilirim, böylesini ilk defa görüyorum, olaylara Bi haber davranmak, üstünü örtmek gibi davranış, sonunda patlar.
İyi haber demiştim, Anadolu Efes Avrupa Şampiyonu oldu.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°