Bu kez kupasız döndüler
Manşet Haber 13.03.2013 00:54:31 0

Bu kez kupasız döndüler

Bu kez kupasız döndüler

Adana Havacılık ve Adrenalin Sporları Kulübü (AHAS) Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yapılan yamaç paraşütü şampiyonasında kürsüyü son anda kaçırmanın üzüntüsünü yaşıyor.

ahas_kupa34 ülkeden 50’nin üzerinde takımın katıldığı şampiyonada Türkiye adına yarışan 5 sporcudan 4’ü veren AHAS, küçük bir puan farkıyla üçüncü olma şansını kaçırarak, yarışları 5’inci sırada tamamladı.

AHAS Başkanı Güner Akkaya, yarışlara Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile katıldıklarını belirterek, “Güney Afrika’da geçen yıl 9’uncu olmuştuk. Bu yıl üçüncü olma şansını talihsizlik sonucu kaçırdık. Üzgünüz” dedi.

Yine de elde ettikleri başarıyla Mart ayı sonunda Brezilya’da yapılacak şampiyona öncesi büyük moral kazandıklarını anlatan Güner Akkaya, “Bu yıl geçen yıldan daha iyi sonuçlar alıyoruz. Bu başarılarda en büyük pay kuşkusuz bize her türlü desteği sağlayan Sayın Başkanımız Zihni Aldırmaz’ındır. Sayın Başkanımız Zihni Aldırmaz, verdiği destekle yamaç paraşütünün ülkemizde ve Adana’da gelişmesini sağlamıştır. Desteklerinden dolayı kendisine çok teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°