Bulca: “Devletin Eli, Hastanın Cebinde”
Manşet Haber 9.03.2014 10:24:58 0

Bulca: “Devletin Eli, Hastanın Cebinde”

Bulca: “Devletin Eli, Hastanın Cebinde”

ismail_bulcaTürk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. İsmail Bulca, AKP’nin “her ailenin bir doktoru olacak. Bütün sağlık hizmetleri parasız olacak. İsteyen istediği doktora gidecek. İsteyen istediği hastaneye gidecek ve herkes sağlık hizmetlerinden yararlanacak” sözünün gerçekleri yansıtmadığını söyledi.

Adana Tabip Odası, SES ve DEV-SAĞLIK-İŞ adına Adana Seyhan İlçesi Barış Mahallesi ve Karataş İlçesi sakinlerine “Halkın Nitelikli Sağlık Alma Hakkı” konularında bilgilendirme yapan Türk Tabipler Birliği Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Dr. İsmail Bulca, “AKP Hükümetinin Sağlıkta Dönüşüm Programı”ile halkın parasız sağlık hakkı yok edilirken, Kamunun tasfiye edilerek özelleştirilmesi, çalışma hayatında güvenceli çalışma yerine güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırılması, taşeronlaşma,  muhalefetin engellenmesi için örgütsüzleştirme, çalışanların bütün kazanımlarını yok edecek yeni yasal düzenlemeleri getirmiştir” dedi.

SAĞLIK PARALI OLDU
Dr. İsmail Bulca (2)Sağlığın, gelir getirici bir etkinlik-ticari bir sektör olarak ifade edilmeye başlandığını da ifade eden Dr. Bulca, “Hastanelerin başına getirilen CEO, hastaneleri kar ettiremezse işini kaybediyor. Hastaneleri ticari bir işletme, hastaları da müşteri gibi gören CEO, işini kaybetmemek için masrafları kısacak, çalışanları işten çıkaracak, ücretleri arttırmayıp, azaltacak. Otelcilik hizmetleri gibi kar getiren işlere bakacak. İstisnai sağlık hizmetleri özendirilecek. Halkın cebine daha fazla el atılacak. Çalışanların ve halkın sırtına basarak işini korumaya çalışacaktır. AKP hükümeti ''parasız sağlık'' diye çıktığı yolda ''paran kadar sağlık'' noktasına gelmiştir. Hastaneden alo 182 randevu alma merkezini aradığınızda 4.5 TL ödeyeceksiniz. Ayakta tedavide katılım payı kamu hastanelerinde - üniversitelerde 8 TL. Özel hastanelerde 15 TL. 10 gün içerisinde aynı uzmana başvurulduğunda 5 TL ilave ücret.  Her bir reçete için 3 +1 TL. Ayrıca ilaçlar için %10-20 katılım payı, eşdeğer ilaç farkı ödemek zorunda bırakılıyor. İstisnai sağlık hizmetlerinde ise hastalar bazı tedavilerden yararlanabilmek için SGK’nın belirlediği ücretin üç katını ödemek zorunda. Örneğin Epidural anestezi(ağrısız) doğum: 425-1275 TL. Lazerli (bıçaksız) prostat tedavisi: 1200-3600 TL. Katarakt ameliyatı: 410-1230 TL. (Robotik) Prostat ameliyatı:  2653-7959 TL. (Robotik) safra kesesi ameliyatı: 720 -2160 TL. Herkese sağlık ve güvenli gelecek için taleplerimizi şöyle sıraladık; 1- Adil bir vergi sistemi. 2-Sosyal güvenlik kurumlarına bütçeden düzenli katkı. 3- Kayıt dışı istihdamın kayıt altına alınması. 4- Kurum yönetiminin şeffaf ve demokratik olması. 5- Sağlık hizmetinin finansmanının vergilerden sağlanması. 6- Kamusal, koruyucu, bütüncül sağlık hizmeti. 7- Özele kaynak aktarımının durdurulması. 8- Eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli sağlık hizmeti sunumunun demokratik planlanmasıdır” diye konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°