Bulut’un Hedefi Büyükşehir Belediyesi
Manşet Haber 17.08.2015 10:50:34 0

Bulut’un Hedefi Büyükşehir Belediyesi

Bulut’un Hedefi Büyükşehir Belediyesi

CHP Adana İl Başkanı Burhanettin Bulut, hedefinin bir sonraki dönemde yeniden il başkanı olmak değil, partisini Adana’da birinci parti yapmak ve Büyükşehir Belediyesi’ni kazandırmak olduğunu açıkladı.

EKSPRES Gazetesi’nden Sultan Akbaş’ın sorularını yanıtlayan CHP Adana İl Başkanı Burhanettin Bulut, parti içi muhalefetin eleştirilerinden, genel seçim sonuçlarına kadar geniş bir yelpazede Akbaş’ın sorularına içtenlikle yanıt  verdi.

HEDEF BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

Bulut, kendisine il başkanlığı görevi verilirken, CHP Genel Merkezi’ne, Adana’da örgütleri değiştireceğini söylediğini ve bu misyonla görevi kabul ettiğini kaydetti. Bulut, “Amacım il başkanlığı olsaydı kimseyi kırmaz, kimseyi görevden almazdım. Güzel güzel de görevimi yürütürdüm. Benim hedefim CHP'yi bir daha ki seçimlerde Adana'da birinci parti yapmak ve Büyükşehir Belediyesini almak” dedi.

GENÇ KADRO

CHP Adana’da örgüt yöneticilerinin kendileriyle birlikte gençlerden oluşmaya başladığını anlatan Bulut, aslında bu uygulamanın, Genel Başkanları Kılıçdaroğlu’nun politikasıyla örtüştüğünü dile getirdi. Bulut, toplumun yeni yüzler, genç isimler istediğini belirterek, “CHP’nin olmadığı kadar iktidarı hedeflediğini” kendisine yöneltilen eleştirilerin birçoğunun da bu hedefi kavrayamayanlardan geldiğini söyledi.

ekspres_gazetesi_bulut

-Sayın Burhanettin Bulut, bize kendinizden bahseder misiniz?

Doğulu bir ailenin oğluyum. Adana da büyüdüm. Babam Siirtli, annem Bitlisli. Denizli İlköğretim, 19 Mayıs Ortaokulu, Adana Erkek Lisesi ve İzmir'de de Ege üniversitesi Eczacılık okudum. O dönemlerden bu yana da toplumsal faaliyetlerin içerisindeyim.

-CHP’den Meclis Üyesi ve İl Başkanı olmadan, uzun yıllar Eczacılar Odası’nda sekreterlik ve daha sonra da Şube Başkanlığında bulundunuz. Meslek örgütlerinden sonra aktif politikacılık, hayatınızda neleri değiştirdi?

ECDACILAR ODASI BENİM İÇİN OKULDU

O mesleki faaliyetti. 4 dönem oda başkanlığı yaptım, 2 dönem de yöneticilik. Oda'da 12 yıl da aktif görev aldım. Ancak siyasetle meslek odasındaki faaliyetler çok farklı. Siyasette daha geniş bir alan var. Diğeri daha özeldi. Bir tanesi kişisel özellikler içeriyor, yani tamamen seninle ilgili ama diğerinin toplumsal yönü daha güçlü. İkisi birbiri ile mukayese edilecek gibi değil. Ama o dönem oda başkanlığı, yöneticilik anlamında bana deneyim kazandırdı. Bu anlamda Eczacılar Odası benim için okul gibi bir şeydi.

-İl Başkanı olarak, bir seçim süreci yaşadınız. Bu süreci değerlendirmenizi istesek, neler söylemek istersiniz?

BAŞARILI BİR SEÇİM PROPAGANDASI GERÇEKLEŞTİRDİK

Genel seçimleri etkileyen çok unsur var. Bu aslında çok parçalı bir puzzle gibi. Bir kere genel seçim olduğu için seçmenler, Türkiye'de ki siyasi gelişimleri açısından partinin çalışmalarına, seçim programına ve liderlerine bakıyor. En etkili unsur bu diyebiliriz. Diğeri ise yerel aktörler. Yerel aktörler içerisinde o ilin durumu, yapılan rastgele çalışmalar ve faaliyetler. Şunu çok net söyleyebiliriz, Türkiye'de çok başarılı bir seçim propagandası gerçekleştirdik. Tam sosyal demokratlara uygun, Türk toplumunu kucaklayan, insanları dışlamayan, ihtiyaçlara yönelik çözüm üreten bir seçim propagandamız vardı. Özellikle son 12-13 yılda çok ciddi bir ekonomik kayıp söz konusu. İnsanlar çok fakirleşti. Zenginle yoksul arasındaki ayrım inanılmaz arttı. Propagandamızın, bunları engellemeye yönelik önemli bir içeriği vardı ve Türkiye’de özellikle son hükümet döneminde çok daha açığa çıkan demokrasi, hukuk sistemine ilişkin eksiklikleri gidermeye yönelik bir çalışmaydı. Bu açıdan başarılı da olundu. Yerelde de Adana’da yaptığımız çalışmalarla özellikle kenar mahallelere ilçelere yoğunlaştık.

-CHP’nin en büyük eksiği de buydu galiba?

Evet. Bence bu sembolik açıdan bile önemli. Ben İl Başkanı olduğum günden bu yana Sosyal Demokrat bir parti olarak ilçelerde yoksul kesimlerden oy alamayışımızın önemli bir eksikliğimiz olduğunu belirttim ve oralara gittik çalıştık ama, zaman yeterli değildi. Hem yeni söylemler için yeterli değildi, hem de çok etkileyen unsurların içerisinde Adana da Büyükşehir'in imkanlarının kullanılması bizim için handikaplardı. Rakamsal anlamda beklediğim sonucu alamadık. Yüzde 2 daha fazla bekliyorduk. Ama yapılan çalışma açısından toplumun CHP'ye bakışı açısında olumlu bir süreç diye düşünüyorum. Genç ve toplumun sorunlarını bilen bir kadro ile çalıştık. Milletvekillerimiz ön seçimden geldi ve örgüt çok dinamikti. Herkes ciddi bir çaba içerisindeydi.

-O zaman CHP nin halktan kopuk olduğu eleştirilerini de geride bırakmak üzeresiniz?

O açıdan doğru. Zaten oy sonuçlarına baktığınızda bunların bir kısmı da görülüyor. Halktan kopuk derken belirli kesimlerden oy alamamamız kast ediliyor.

BAŞARININ YARISI İNANMAKTIR

Asıl beklenen yerlerden oyların gelmemesini ifade ediyor ama dediğim gibi bir çabanın olduğu ve toplumda olumlu bir bakışın olduğu da açık. Hiç bir şey bir anda olmuyor. Bir yanlış kanı var CHP için. Bu kanıyı düzeltmekte belli bir çabayı gerektirir ve kendini ifade etmekle mümkündür. Siyaset budur zaten. Siyaset kendini topluma ifade etmektir. Biz sorunları biliyoruz. Başarının yarısı inanmaktır denir ya. Diğer bir yarısı da ne tür bir sorun yaşadığını bilmektir. Biz eksikliklerimizi biliyoruz. CHP bu koalisyon görüşmelerinde de yeni anlayışının görüntüsünü sergiledi zaten.

-Politik anlamda sormak istemiyorum. Sizce Adana, sıradan insanlar için yaşanılabilir bir kent mi?

Ben kişisel olarak, bir yere gittiğimde 3. gün memleketim Adana'yı özlerim. Elbette ailenin olması, yakınlarının olması da etkilidir ama, Adana'nın kendisi de Adanalılara kendisini özletir. O açıdan Adana, ne olursa olsun bizim kendi memleketimiz ama, geriye dönüp baktığınızda eski Adana değil elbette. Nitelikli göç veren bir şehir. Kültürel anlamda inanılmaz eksikleri var. Bir İzmir veya İstanbul ile mukayese edilmeyecek şekilde. Bu bizim açımızdan çok kötü. Dünyaca ünlü sanatçılar yetiştirmiş, özünde edebiyat ve toprağında, mayasında sanat olan bir şehrin kültürel faaliyetlerden bu kadar uzak olması gerçekten üzücü. Gelişmişliği de aynı şekilde. Biz daha yaşanılabilir bir Adana istiyorsak siyasilerin ve yöneticilerin çaba göstermesi lazım. Bu görev herkese düşüyor. Siz gazeteciler de dahil.

-Sayın Bulut, politikadan artan zamanlarınızda neler yapıyorsunuz? Ya da neler yapmak isterdiniz? Örneğin, bir futbol maçına gidip, sıradan bir taraftar gibi tezahürat yapıyor musunuz?

GÜVERCİN BESLİYORUM

Eczanem var. Güvercin beslerim. Kenar mahallelerde yaşayan Adanalıların çoğu çocuklukta güvercin beslemiştir. Ben buna devam ediyorum. Maçlarla pek ilgim yoktur aslında. Fırsat buldukça gidiyorum. En son Adanaspor'un maçına gittim.

-Adanasporlu musunuz ?

-Hayır, Demirsporluyum.

-Türkiye’de ve Adana’da politikacı olmak, illa ki sadece insanlara parti propagandası yapmaktan mı ibaret olmalı? Bizim politikacılarımız, neden İskandinav ülkelerindeki politikacılar gibi bir profil çizemiyor?

DAVRANIŞ MODELİ GELİŞMİŞLİKLE İLGİLİ

Bu aslında ülkenin gelişmişliği, demokrasiyi ne kadar özümsediği ve toplumun refah düzeyi ile ilgili. Türkiye'de belli başlı davranış modelleri doğu özellikleri taşıyor. Bulunduğu yer itibarı ile çok etkileniyor. Sadece gösteriş ve kağıtta demokrat olunmuyor. Bunu bir yaşam biçimi haline getirmek gerekiyor. Siyasette veya türlü türlü alanlarda mevki kapma, diğer insanlar üzerinde hakimiyet kurma, egolar için yapılır hale geliyor. Özellikle siyasiler bulundukları alanı toplum gözünde bir tür güç gösterisi olarak görüyor. Bu bizim gibi ülkelere has bir durum. Türkiye geliştiğinde bu davranış modeli de değişecektir. Konu siyaset ve biz de siyasetçi olduğumuz için bu şekilde. Aslında Türkiye'nin diğer taraflarına baktığınızda da benzer şeyler var. Kaba davranışlar, kadına şiddet. Bunların hepsi birer göstergedir. Siyasetçi bunun çok dışında olmadığı için genel toplum görüntüsünü gösteriyor.

-Size yükselen muhalif sesler var. Eski vekiller, istifa eden parti yöneticileri. Sizce bu insanlar CHP Adana İl Başkanlığı'nın hangi tutumunu beğenmiyorlar? Siz kendi içinizde özeleştiri yapıyor musunuz?

CHP HİÇ OLMADIĞI KADAR İKTİDARI HEDEFLİYOR

Farklı farklı eleştiriler var, hepsini aynı kefeye koyarsam haksızlık etmiş olurum. Ama bunların büyük çoğunluğu mevcut gidişattan memnun olan arkadaşlarımızdan gelen eleştiriler. Mevcut gidişat dediğim, herkes kendince siyasette kendine bir pozisyon almış o pozisyonun değiştirilmesinden rahatsız oluyorlar. Gelecekle ilgili kendine bir alan bulmaya çalışanlar, daha popülist yaklaşımlarla genel Türkiye siyaseti ve CHP'nin alışılagelmiş siyasi örnekleriyle “bir şey yakalamışken onun üzerine gideyim” düşüncesiyle, daha çok gürültüyle hareket eden insanlar. Diğer bir nokta ise gelecekte kendine yer bulamayacağını düşünen insanlar, Genel Merkeze karşı politika yapanlar. Bunların hepsinin ortak özelliği CHP'de iç meselelerle yoğrulmuş insanlar. Siyasetlerini sadece parti içi dinamiklerle yaşamak üzerinden kurgulamışlar. Halbuki CHP'de yeni bir söylem var. CHP hiç olmadığı kadar iktidarı hedefliyor. İktidar hedeflemek; tüm enerjini, tüm bakışını, tüm motivasyonunu dışarıya doğru yönlendirmektir. Yani daha çok, halka nasıl hitap edebilir? nasıl ikna edebilirim? nasıl güven verebilirim? diye çabalamaktır.

BURAYI DEĞİŞTİRMEK AMACIYLA GELDİK

CHP'nin Adana'da ki potansiyeline baktığınızda mutlaka büyükşehir belediyesini almamız gerkir ama alamıyoruz. Mutlaka birinci parti olmamız gerekiyor ama olamıyoruz. Bütün bunlar bir şeylerin doğru gitmediğini gösteriyor. Ben İl Başkanı olarak atandığımda deneyimlerimden yola çıkarak söylüyorum; “benim hedefim İl Başkanlığı olsaydı, bunu devam ettirebilmek için herkes ile iyi geçinirdim. Hiç kimseyi görevden almazdım, hiç bir vekili kırmazdım, oturur delegeleri de yazardım; güzel güzel de başkanlığımı devam ettirirdim” ama bunun hiç birinin bir anlamı yok. Ben, İl Başkanlığı görevi bana verilirken bunların hepsini Genel Merkez ile konuştum. Biz burayı değiştirmek amacı ile geldik. Benim hedefim bir daha ki dönem İl Başkanlığı değil. Benim hedefim CHP'yi bir daha ki seçimlerde Adana'da birinci parti yapmak ve Büyükşehir Belediyesini almak. Eğer bunları yaparsam kendimi başarılı hissederim. Bu gidişatın içerisinde arkadaşlarımız doğal olarak kendilerini bulamıyorlar. Bir siyasetçi mesleği oluşmuş. Meslek dalı olarak sadece siyaset yapıyorlar. Bu yüzden bundan çok memnun değiller.

CHP KİŞİLER ÜZERİNE KURULAN BİR PARTİ DEĞİL

Örneğin; yönetim kurulunu oluştururken bana yönetimde olmak istediğini söyleyen arkadaşlarım oldu. Ben hepsine genç bir kadro kurmak istediğimi söyledim ve çocuklarınızı getirin alayım yönetime diye ekledim. Büyük çoğunluğu kendi öz evladının dahi yönetimde olmasının taraftarı değil. Kendisinin olmasını istiyor. Bunu kendilerinde bir hak olarak görüyor ama siyaset bu değil. CHP'nin ülküsü, amacı bu değil. CHP kişiler üzerinden kurulan bir parti değil. CHP, ülkemizin kurucu partisi ve o vesile ile bugünkü Türkiye’de rejim açısından, Cumhuriyet açısından, demokrasi açısından teminat bir partidir. Bu kadar önemli bir dönemde toplumun beklentilerine karşılık verip gençleştirmediğinde bunun karşılığını alamazsın. Kendini göremeyenler partisinin büyümesini bile gözardı ederek buna karşı çıkıyorlar. Sizin yaptığınız her hareket bu anlamda ters tepiyor. Yapılması gereken şey şu; daha çok fikir üreterek doğru bir zeminde bu tartışmalarla partiyi büyütmek. Bizim kaybedecek tek bir arkadaşımız yok. Bu arkadaşların hepsinin emeği var.

-Partiye zarar verdiklerini düşünüyor musunuz?

Bazı arkadaşlarımız bunu yaparken ne kadar hasar aldıklarının farkında değiller. Örneğin; atamayla milletvekili olmuş arkadaşlarımız, atamalara karşı çıkabiliyor, İlçe yöneticilerine “korsan” veya işgal etmişler diyebiliyorlar. Her şeyden önce bir parti disiplinine uygun olmayan bir söylem. Bu kadar ciddi görevlerde bulunmuşlar ama bunun ne anlama geldiğini bilmiyorlar. Siyasi partilerdeki her görev birbirinden kıymetlidir. Milletvekilliği de, üyelik de öyle. Bazen bir üyelik, bir il başkanı kadar önemli bir görev yaptırabilir. Bu yüzden olaya böyle bakmak gerekiyor. Eğer biz mevcut pozisyonlarımızı bir hak olarak görürsek, ne iş yaptığımızın farkında değiliz demektir. Politika bir hizmet yeridir, aldığı görevlerde gönüllülük esastır. Bu nedenle değişimler elbette olacaktır. Bu doğanın kendisinde var. Kişisel olarak hiç birine bir karşıtlığım falan yok. Ben milletvekilliğine değil, il başkanlığına aday oldum. Bu davranış bile bazı şeyleri göstermeye yeterli. Meclis üyesiydim, istifa ettim. Yaptığımız işlere bakılır da alt alta yazılırsa biraz da eleştirilerin ne kadar haksızca yapıldığının göstergesi olur. Geldik, ön seçim yapıldı. Bundan 20 sene önce yapılan bir ön seçimde yaşanan sıkıntılar hala anlatılıyordu. Sıfır problemle bir ön seçim yapıldı. Ben hatırlamıyorum ama belki daha önce vardır.

Partiye zarar verdiklerini herkes biliyor ama öncesinde kendilerine zarar veriyorlar farkında değiller. Parti için her söyledikleri aleyhte söz önce kendilerini zedeliyor ve yarın bunların hepsi karşılarına çıkacaktır. Herkesin ailesi var, herkesin toplumda bir yeri var. Maalesef o arkadaşlarımız bu kadar ağır laflar ederken toplum karşısında değerlerini yitirdiklerinin farkında değiller. CHP neler gördü! CHP kişilerden zarar görmez, art niyetli kişilerin kendileri zarar görür.

-CHP ve genç nesil arasındaki ilişki ne durumda?

İlk defa il başkanlığına ait bir yer satın aldık ve eski il binasını değiştirdik. İlk defa iki tane kadın ilçe başkanı oldu. 27 yaşında genç bir arkadaşımız ilçe başkanı oldu. Bunlar daha önce olmamış şeyler. Gazete çıkartıyoruz. Gençlere ve kadınlara ilişkin elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Bu kadar kısa sürede yapabileceklerimiz maksimum oranda. Genç bir kadro oluşturduk. İddia ediyorum şu anda il çevresinde olan gençlerimiz ya milletvekili olacak ya belediye başkanı olacak. Bu kadrolar CHP'nin geleceğidir. Büyük bir aileyiz fakat yöneticiler küçük. Camiada herkes birbirini tanıyor. Kimin ne olduğunu herkes biliyor. Biraz daha haklı eleştirilerle toplumu kucaklamak daha doğru olur diye düşünüyorum. Çok da önemsemiyoruz açıkçası.

-Peki kendilerinin yetkileri varken neden bu şikayet ettiklerini vaktinde düzeltmemişler? Kişisel olarak karşınıza alıp konuştunuz mu?

Bazı şeyler vardır ne olduğunu bilirsiniz fakat, bu durum bazen olayı ifade etmeye engel olur. Amaç karşıyı eleştirmek, karşıya zarar vermek. O yüzden malzemenin önemi yok. Bugüne kadar hiç kimse mahallelere sandık koyacağız demiyor iken bunu ben söylüyorum. Bu olur veya olmaz, ilerleyen günlerde göreceğiz. Kaç tane basın açıklaması yaptım ama, kendi siyasi geleceğini garanti altına almak isteyen hiç kimse bundan bahsetmez, oturur daha önce yapıldığı gibi yazar geçer. Bu bizim için bir ilk olacak. İlkleri biz yaptık. Bu güne kadar hiç kurulmamış yerlerde sandıklar kuracağız ve bunu da ilan edeceğiz. Belki %100 olmayabilir ama en azından belli sayıda sandık koyarak belli bir kültürü, insanların birbirine olan düşmanlığını veya siyaset tüccarlarını biraz daha törpülemiş olabiliriz. Genel olarak %100 olmayabilir ama daha önce sandık konulmamış yerlere sandık koyacağız ve sayısını da artıracağız.

-Bu yeni yönetim anlayışı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi profiliyle aynı diyebilir miyiz? Kılıçdaroğlu'da, kadınlara ve gençlere öncelik verilmesinin altını çok defa çizmişti.

TOPLUM YENİ YÜZLER, GENÇ İSİMLER İSTİYOR

Evet, bunu ben defalarca ifade ettim ama beni hep yanlış anladılar. Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı bizim gibi siyasetten uzak isimler için tekrardan aktif siyasete girmelerine vesile oldu. Ben kendimden örnek vereyim. Zaten bir odada kendimize yer edinmişiz. Siyaset bizim korktuğumuz bir alandı ama Kılıçdaroğlu, dürüstlüğü ve samimiyeti ile örnek bir kişilik. Yaptıklarını görüyoruz ve o anlayışta olduğumuz için bugün buradayız. Tümüyle genel başkanın politikalarına, örgüt içerisinde yapmaya çalıştıklarına bire bir inanarak biz bunları yapıyoruz. Bu “genel merkez böyle yapıyor biz de mecbur böyle yapıyoruz” demek değildir. Aynı fikir ve anlayışta olduğumuz için böyle. Bu yenilenmeyi eski arkadaşları uzaklaştırmadan, yeni arkadaşlar kazanarak yapmaya çalışıyoruz. Toplumun ve üyelerin beklentisi de bu. CHP'ye oy verenler ile bu işlere koşturanlar birbirinden farklı. Herkesin üye yapısı farklı olabilir ama CHP'nin oy beklentisi içerisinde olduğu çok ciddi bir kitlesi var. Yöneticinin o kitleye hitap etmesi gerekir. Ben başından beri söylüyorum, ilçeler üyelerle uğraşacak, İl kamuoyu ile uğraşacak. Yani oy veren kitleleri nasıl memnun edebiliriz ona yoğunlaşacak. Toplum yeni yüzler, genç isimler istiyor. Toplum siyasetin kirliliğinden usanmış durumda. Samimiyet istiyor ve bununda en güzel göstergesi, CHP'nin Adana'da birinci sıraya kadın vekil yerleştirmesidir. Ben kamuoyundan bu fikirleri aldığım anda genç bir yönetim çıkardım. 7-8 arkadaşım genç ama diğer arkadaşlarım bu partiye yıllarca emek vermiş insanlar. Onlar da sağ olsunlar kendilerini geri planda tuttular ve böyle bir görüntü sergiledik. Herkes de bundan memnun kaldı. Bu nedenle bizim yaptığımız toplumun isteklerini, ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çalışmalardır fakat, elimizde sihirli değnek yok. %100'ünü bir anda değiştirmek gibi bir lüksümüz yok. Bence Adana'da iki tane kadın ilçe başkanının olması sembolik olarak dahi çok kıymetli, önemlidir. Demek ki kadın ilçe başkanı olabilir. Demek ki 27 yaşında genç bir arkadaşım ilçe başkanı olabiliyor. En azından bunu göstermiş oyduk.

-Burhanettin Bulut İl Başkanı olarak görev süresini doldurdu, yapmak istediklerini yaptı veya yapamadı. Ondan sonra siyasi misyonunuz dolacak mı? Yoksa politika ile ilgili başka hedefleriniz var mı?

Doldurur. Ben Eczacılar Odası'nda hedeflerim bitti, yapacaklarımı yaptım dedim ve çıktım. Orada da devam edebilirdim. Burada da hedefler bittiği anda bırakırım. Yapabileceğim bir şey varsa dururum ama, bir şey yoksa olmam. Belki ukalalık gibi olacak ama makam-mevki benim açımdan bir şey ifade etmiyor. Özellikle sandık ve gençleşme ile yeni yüzler partiye kazandırdığımda benim için çok büyük bir başarı olacaktır. Yaptıklarımız bugün çok farklılık yaratacak şeyler değil, yarına kalacak şeylerdir. Bir gazete çıkartmak en azından tarihe kalmaktır, arşivdir. Ben İl Başkanı olarak geldiğimde eski belgelerin çoğuna ulaşamadım. O açıdan bunların hepsinin kıymeti anlaşılır. Adana'da bir kuşak var. Şu anda belediye başkanı, ilçe başkanları bir kuşaktır. CHP'nin iktidar olduğu dönemde de yöneticilik yapmışlar ondan sonra yeni bir ekip gelmemiş. Asıl amacımız, burada bir şey yaptım diyebilmem için şu an ki genç arkadaşlarımın gelecekte bir yere gelmiş olmasıdır.

Şu ana kadar yapılan hiçbir eleştiri haklı çıkmadı. İl Başkanı ön seçim istemiyor dediler. Biz yazılı olarak ön seçim istediğimizi genel merkeze bildirdik. Üretme dışında sadece eleştirerek bu partinin sahibi olduklarını düşünenlerin çok büyük etkileri var. Eleştiri elbette ki olacak ama bu eleştiriler haklı eleştiriler değil. Şantaj üzerinden siyaset yapma alışkanlığı var ama bunlar çok önemli sayıda değil. Kamuoyunun bize desteği var ve biz bunu gördüğümüzde başarılı olduğumuzu hissediyoruz. Başarı kriteri bazen somut rakamlar olmayabilir. Gelecekle ilgili yatırımlar da yapabiliyoruz.

-Kavgayı yatıştırmak mıdır bu?

Kavga etmekten çekinmem ama bir eksiklik olunca bunu çok rahat söylerim. Çünkü ben bir İl Başkanıyım ve benden önce nasıl olduysa bundan sonra da öyle olacak. CHP'yi bir kişi yüzünden sıkıntıya sokmam. Eksikliğin benden kaynaklandığını söylerim. Eleştirileri hangi amaçla yaptıklarını biliyorum. Ne söylediğine baktığımız kadar kimin söylediğine de bakacağız. Bunları ciddiye almam.

 

 

 

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.8° / 13.8°