BUNUN ŞAKASI YOK!

BUNUN ŞAKASI YOK!






Virüs bulaşan hasta ile yaşamını yitirenlerin sayısı artarken, medyadan açıklanan önlemler paketi de yurttaşları belirsizliğe itti!





Dışarı çıkma, kimseyle tokalaşma, elini sabunla yıka, yakın ilişkilerden kaçın…





Günlük yapılan, alışılmışın dışında olan “önlemlerin” bazıları “paranoya” yayılmasına da elverişli.





Başta “suya sabuna dokun” denirken, insanı “kirlilikten kokuşmuş” gibi gösteren söylemler oldu!





El yıkamaktan “tahriş” olmaya giden, gün içerisinde “her saat başı” suya dokunma gereği duyan, ne yaptığı konusunda bilinçsizliğe varan davranışlar sergileyenlerin önüne geçilemiyor şimdi!





Gün boyunca kanalları dolaşanları izlerken etkilenmeyen var mı?





***





Corona virüsünün “şakası yok” anlaşıldı bu!





Virüsün yayılma “biçimi” için de uzmanların yaptığı açıklamalar çok önemli…





Ancak “önlem” konusunun işlenme biçiminde “sorun” olduğu açık!





Sabah fırın önünde sıraya girenlerin birbiriyle olan aralığını görünce sevinmedim değil! Daha öncesi gibi değildi, birer metrelik ara sağlanmıştı. Önlerine değil de, sağ/ sol yönlere dönülmüştü. Biri sıradan çıkmadıkça ne aralığı bozan, ne de öne geçmek için sırayı bozmaya çalışan yoktu! Buraya dek güzel!





Hemen önümde bekleyenin sırası geldiğinde; ocaktan çıkan ekmeği kağıda sararak/ ardından poşete koyarak uzatan, bir önceki müşterinin parasının üstünü veren eldivenli fırın görevlisini azarladı…





Hem para üstü verdiğini, hem de “neden” ekmeğe dokunduğunu sordu…





Fırın görevlisinin ağzından çıkan tek söz şu oldu, “ne yapabilirim?”





Poşetin içerisindeki ekmekle, uzattığı paranın üzerini alarak uzaklaştı!





Doğrusu bu muydu, ya da fırından yeni çıkan ekmek konusunda “tepki” yerinde miydi, ne yapılabilirdi?





Bir “paranoya”…





***





Sağlık, hijyen yalnız bu gün için değil; her zaman önemli!





Dışarıdan eve girerken, dışarıda giyilenin ev içerisine alınırken özen gösterilmesi konusunda “titiz” olunması, özellikle de içinde bulunduğumuz koşullarda önemsenmesi gerekli…





Yurttaşımızın “tek”, ya da “bilinen” sıkıntısı corona virüs değil; bu yanıltıcı olur!





Geçim, alım gücü, gereksinmelere yetememek, beslenememek, kışın ısınamamak, yorulunca dinlenmeye zaman ayıramamak…





Bu salgının “şakası” olmadığı bilinmesine karşın, “yaşamını” sürdürebilmek için gerekli koşulların sağlanamaması “önemli/ yaygın” bir sıkıntı!





Yurttaşımız, açıklanan “ekonomik paketlerde” kendine yer bulamaması nedeniyle gergin, psikolojik sorunlu, sıkıntılı…





Bir de corona virüs sıkıntısı…





***





Asıl “tedirginliğin” nedeni, salgının yoksul-varsıl, patron-işçi, yöneten-yönetilen seçmemesi…





Bir şeylerin değişmesi, bölüşümün hakçalaşması, kazanmak hırsı için etrafa salya salınmaması için “sistemin/ iktidarın” içten/ dürüst olması gerek!





Gerçekten insanların/ yurttaşların, yaşamı/ sağlığı önemseniyor mu?





“Önemseniyormuş” gibi yaparak;





Asıl şimdi daha büyük “haksız kazanç” sağlamak,





Asıl şimdi yanıbaşlarını saranları kollamak,





Asıl şimdi “rant” ayrıcalığı gerçekleştirmek,





Asıl şimdi çalışan emekçiyi kıskaca almak içinse çalışmalar…





Acı sonuçlara gebe her yer!





***





Yurttaşlar, Nazım’ın “ne ölümden korkmak ayıp/ ne de düşünmek ölümü” dizelerindeki gibi, olanların bilincinde.





Temizliğe önem vermenin, belli aralıklarla iletişim kurmanın, dinlenmenin, beslenmenin, evde kalmanın ne anlama geldiğini biliyor.





Sokakların bu koşullarda bile doluyor olması, karmaşanın sürüyor olması dargelirli yurttaşın oluşturduğu bir sorun olmaktan çok; beslenmek/ yaşamda kalabilmek için “çabanın/ uğraşın” diğer adı!





İzlediniz mi bilmiyorum. Bir kaldırım boyunca sebze kasalarını dizen satıcı yaşlı annesinden, askere gidecek kardeşinden, okulundan, ay sonunda ödenecek elektrik/ doğalgaz faturasından, mutfak masraflarını karşılamaktan söz ediyor…





Bizde “iktidarın”, patronun vergilerini ertelerken yurttaşa “dua edin” demesinin anlamsızlığını belirtiyor. “Yeter ki sağlığınız iyi olsun, başka bir şey düşünmeyin” diyen ülkeleri dile getiriyor…





Bunların altının çizilmesi gerek…





***





Temizliği seven, “suya sabuna dokunma” denilmesine karşın ortalığı karıştıran(!) “yapımız” hep var!





Onun için de, uzmanların bunu sıkça yinelemesi çoklarına gülünç geldiği gibi; eli bilekten evirip-çevirerek, altını-üstünü dolanarak, işin aslı bir de zorlaştırarak anlatmaları karşısında “el yıkamasını öğreteceklerine daha yararlı bilgiler versinler, yurttaşın beslenmesine katkı yapsınlar” diyenleri biliyorum…





Yaşam hakkı “tek kendinin” olacağını sanan, “tek kendinin” yaşamını yitirdiğinde şaşkınlık oluşacağını düşünen, “tek kendinin” corana virüs salgınına uğramaması gerektiğine inanan “belirsiz” duygular içinde bugün için…





Bu da “salgında/ birlikte” olunduğu anlamına geliyor!





“Birlikten” birinin korunamaması, “birliğin” tamamını saracağı anlamına geliyor!





Patron işçisini, yöneten yönetileni, yurttaş komşusunu düşünmek zorunda...





Karantinada bulunanlar bunun kanıtı; şakası yok!



Oktay EROL

25.03.2020 09:34:33

YAZARLAR


CHP’NİN DANIŞMA KURULU TOPLANTILARI BAŞLIYOR

YÜREĞİR BELEDİYESİ UYARDI

ENERJİSA’DAN KARATAŞ’TA SÜRDÜRÜLEBİLİR BALIKÇILIĞA TAM DESTEK

M1 ADANA AVM’DEKİ “İYİLİK” TEMALI KERMES ZİYARETÇİLERDEN BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ.

DİKKAT! FAZLA D VİTAMİNİ ZEHİRLEYEBİLİR!

“ÖNCELİKLİ HEDEFİMİZ KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ”

APARTMANDA İKLİMLENDİRME SİSTEMİY ÜRETMİŞLER!

“ÇUKUROVA’YI PARLAYAN BİR KENT HALİNE GETİRECEĞİZ”        

GÜRER: BORÇLU YAŞAMIN SONUNDA CEZAEVİ VAR

“YÜREĞİR’E YATIRIM YAPAN KAZANIR”

“MAVİ SULARDA ENGELSİZ MUTLULUK” PROJESİ

SEYHAN BELEDİYESİ’NİN ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ OLDU

203 MİLYAR BATIK KREDİ VAR

KOZAY: DENİZLER’İN MÜCADELESİ BİTMEDİ

“KARATAŞ SAHİPSİZ DEĞİLDİR”

TANBUROĞLU: KAZANAN ADANA OLDU

KOCAİSPİR’DEN DEMİRÇALI’NIN İDDİALARINA YANIT VAR