BURHANETTİN BULUT: AVRUPA’NIN ÇÖPÜ ADANA’DA
Manşet Haber 8.03.2022 00:04:41 0

BURHANETTİN BULUT: AVRUPA’NIN ÇÖPÜ ADANA’DA

BURHANETTİN BULUT: AVRUPA’NIN ÇÖPÜ ADANA’DA






CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, TBMM Genel Kurulu’nda Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'nin görüşmelerinde Türkiye’nin nasıl plastik çöp merkezi haline geldiğini anlattı. Bulut, Alman ve İngiliz televizyonlarında Adana'dan görüntüler verildiğini belirterek, “Biz de tarihi Varda Köprüsü'nden, Misis'ten ya da Adana mutfağından çekim yapmışlardır’ diye düşündük. Ancak, Adana, yabancı ülkelerde 'Avrupa'nın Yeni Çöplüğü' olarak tanınıyor” dedi. Bu haberlerin çıkmasının ardından ne Tarım ne de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hiçbir açıklama yapmadığını kaydeden Bulut, sadece geçen dönem Adana Milletvekili Ömer Çelik’in, 'Bu atıkları çevreye kontrolsüz bir şekilde atanlara karşı en güçlü mücadeleyi vereceğiz' dediğini ancak bu açıklamanın da sözde kaldığını bildirdi.





Adana'ya plastik çöp ihanetini nasıl başladığını anlatan Bulut, şöyle devam etti: 2018 yılında, özellikle Uzak Doğu ülkeleri plastik çöpleri ithal ediyordu, Çin bu ithalatı azaltınca yeni merkez Türkiye oldu ve Türkiye'de de en fazla bu ürünler Adana bölgesinden görüldü. Çöplerin yüzde 70'e yakını İngiltere'den; Almanya'dan, diğer Avrupa ülkelerinden geliyor. Bir kısmı dönüştürülüyor; asıl problem olanlar ise dönüştürülemeyenler. Bunların bazıları bin yıl, bazıları beş yüzyıl boyunca doğaya karışmıyor. Atıkların olduğu bölgelerde kanserojen, kimyasal maddeler ortaya çıkıyor.





ATIK DÖNÜŞTÜRMEYİ LİSANSIYLA YAPANLARA SÖZÜMÜZ YOK





Bu işi yapanların bir kısmı lisansıyla yapıyor, bunda hiçbir sorun yok ancak son dönemlerde 'merdiven altı' diye tabir edeceğimiz birçok işletme bu plastik atıkları alarak bir kısmını işletip diğer kısmını da muhtelif yerlerde boşaltıyorlar. Burada yapılan araştırmalar sonrası, temiz toprak ile buradan alınan topraklar mukayese edildiğinde 400 bin daha fazla kanserojen etken maddeler, kimyasal maddeler tespit edildi. Greenpeace, bunu açıkladı. Yine, hiçbir kurumdan bir açıklama gelmedi. 2018'ten bu yana, Adana'nın Çukurova'sı, bu bereketli topraklar maalesef bu çöplerle doldu.





ÜZÜMÜN ÇÖPÜ BİZDE





İngiltere'ye ihraç edilen bazı ürünlerin ambalajının Türkiye'ye geldiğinin tespit edildiğini belirten Bulut, TBMM Genel Kurulu’nda çöp atıklarına yönelik örnekler gösterdi. Bulut, “Muhtemelen bu kuru üzüm Manisa’dan İngiltere'ye ihraç edilmiş, İngiltere'de paketlenmiş ve Adana'da, Adana'nın çevre ilçelerinde bunun poşeti bulunmuş. Yine, İngiltere'den bir marketin indirim kuponları; bir domuz eti paketi; Almanya'daki bu ürün de Türkiye'de yok ancak atığı Adana'da var” dedi.





İhraç edilen ürünlerin, plastik çöplerinin Türkiye’ye döndüğünü kaydeden Bulut, şöyle devam etti: Üzümü yiyorlar, ambalajı çöp olarak Adana’ya gönderiyorlar. Adana'yı, Çukurova'yı 'dünyanın en bereketli toprakları' diye tarif ederiz.  Ancak Adana'nın o bereketli toprakları, turizm bölgeleri tehlike altında. Avrupa'nın 1 numaralı plastik çöp ithalatçısı olmuş durumdayız.





BEN VİTAMİN GÖNDERİYORUM, ONLAR ZEHİR





Adana'da bir narenciye yetiştiricisi 'Ben Avrupa'ya vitamin gönderiyorum, narenciye gönderiyorum ancak onlar bize zehir gönderiyor' diyor. Gelişmiş ülkeler bu konuda her türlü tedbiri alırken Türkiye'de bu çöplerin artışa geçmesi bu iktidarın sorumluluğundadır. Sıfır Atık Projesi'ni her seferinde dile getiren, plastik poşetlerin marketlerde satışına izin veren iktidar, Adana'nın plastik atık merkezi hâline getirilmesinde sorumludur. Bir an önce plastik çöp ithalatının yasaklanması ve Türkiye'nin bir çöplük olmaktan çıkarılması gerekmektedir.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°