Manşet Haber 27.09.2015 14:16:04 0

'Bütünşehir Yasası' Köylüye Darbe Vurdu

'Bütünşehir Yasası' Köylüye Darbe Vurdu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Adayı Burhanettin Bulut, kırsalda yaşam mücadelesi veren halka son darbenin Bütünşehir Yasasıyla vurulduğunu söyledi. Kırsalda yaşayan ve kendi toprağını işleyerek geçimini sağlayan insanların çoğunluğunun toprağını satıp kente göç etmek zorunda kaldığını vurgulayan Bulut, “Bütünşehir yasası adeta bir topraksızlaştırma yasası olmuştur. Kendi toprağından geçimini sağlayamaz hale gelen köylü, Bütünşehir Yasası’yla temel belediyecilik hizmetlerinden de mahrum bırakıldı. Köy statüsünden mahalleye dönüşen yerleşim birimlerinde halk alın terinin karşılığını dahi alamadığı toprağının da vergisini ödemek zorunda bırakıldı” dedi.

bbulut3KILIÇLI VE KIZILKAŞ’TA ÜRETİCİLERLE

Dikkat çeken bir seçim kampanyasıyla 1 Kasım erken genel seçimlerine hazırlanan CHP Adana Milletvekili Adayı Burhanettin Bulut, bütünşehir yasasıyla mahalleye dönüşen Sarıçam ilçesinin eski köyleri Kılıçlı ve Kızılkaş’ta yurttaşlarla buluştu.

KIRSALDA TOPRAĞINI SATIP KENTE GÖÇ EDİYOR”

Halkın sorunlarını dinleyen Bulut, Türkiye’de uzun yıllardır sosyal demokrat bir iktidarın olmamasının yarattığı sorunların en açık göstergesinin bütünşehir yasası olduğunu söyledi.

AKP iktidarının kırsalda yaşayan halka son darbeyi bütünşehir yasasıyla vurduğunu belirten Bulut, bütünşehir yasasıyla tarım topraklarının ranta dönüştürüldüğünü, kırsaldaki yurttaşların malı-mülküyle oluşturulan bu rantın köylü ve çiftçi yerine AKP yandaşlarına aktarıldığını söyledi.

“TOPRAKSIZLAŞTIRMA HAREKETİ”

bbulut1Bütünşehir yasasıyla köyden mahalle statüsüne dönüşen yerleşim yerlerinde yaşayan yurttaşların, uygulanan tarım politikaları nedeniyle emeğinin karşılığını dahi alamadığının altını çizen Bulut, bütünşehir Yasasıyla birlikte yurttaşların belediye hizmetlerinden de adeta mahrum bırakıldığını ifade etti. Bütünşehir kapsamına giren köylerin temizlik, içme suyu gibi hizmetlerden yararlanamayan insanların ailesinin geçimini sağlamaya çalıştığı toprakların da vergisini ödemek zorunda kaldığını belirten Bulut, AKP iktidarında uygulanan bu politikaların bir “topraksızlaştırma hareketi” olduğunu vurguladı.   Bulut, “Bu yasayla köylülerimiz hem topraklarını kaybetmiş hem de yokluğa mahkum edilmiştir” diye konuştu.

“CHP İKTİDARINA İHTİYAÇ VAR”

bbulut4Kalkınmanın kırsaldan başlaması gerektiğini dile getiren Bulut, bunun için Türkiye’nin sosyal demokrat bir iktidara ihtiyacı olduğunun altını çizdi. Bulut, “Bir tarım ülkesi olan Türkiye’de bugün bilerek ve isteyerek tarımsal üretim bitirilmeye çalışılmaktadır. CHP iktidarında kalkınma kırsaldan başlayacak ve Türkiye ekonomisi üretimle büyüyecek. Bu memleket için ne varsa CHP’de var. 1 Kasım'da oylarımızı CHP'de birleştirelim. Birleştirelim ki memleket bayram etsin” ifadelerini kullandı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°