Büyükşehir “Misafir” ile perde diyor
Manşet Haber 7.10.2012 14:37:20 0

Büyükşehir “Misafir” ile perde diyor

Büyükşehir “Misafir” ile perde diyor

Adana(Ulus)--Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni İsmail Timuçin, Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’na bağlı şehir tiyatrosunun yeni sezonu “Misafir” adlı oyunla açacağını söyledi.
N.V. Gogol’un yazdığı, Mustafa Kurt’un yönettiği “Misafir” adlı oyunda Akil Yıldırım, Feride Özdemir, Dilek Polat, Akif Özdemir, Cengiz Altındağ, Orhan Kuşcu, Önder Özcan, Semih Yeşil, İlter Şen, Ergün Aydın Özfırıncı, Aka Sökün, Nermin Salman, Feridun Yıldırım, Canan Tanak ve Aşkın Haydar Şahin’in rol aldığını söyleyen Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni İsmail Timuçin, “2 perdelik “Misafir” adlı komedi oyunu ile 10 Ekim 2012 günü saat 20.00’de sezonu açıyoruz. Açılış günü tüm tiyatro severleri yanımızda görmek istiyoruz” dedi.
“Misafir” oyununun her hafta salı, çarşamba ve cumartesi akşamları saat 20.00’de sergileneceğini vurgulayan İsmail Timuçin, “Oyun, günümüzde konusu her zaman gündemde olan, ilgi çeken, toplumda yaşanan olumsuzlukları komik unsurlarla anlatan çok güçlü bir komedi. Oyun gerek sözleriyle, gerek durum komedisiyle 2012-2013 tiyatro sezonunda tiyatro sevenlerin izlemekten çok büyük zevk alacaklarına inanıyorum” şeklinde konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°