CADI AVI

CADI AVI

Yıl 1080

Papa Gregor VII yaşanan doğa felaketi sonrası bu olayın tanrının bir cezası olduğunu ve
bunun ölen kurbanların intikamı olduğunu söyler ve korku yayarak ekler bu intikam daha da artacak.
O günden sonra insanlar her doğa felaketinde kendine insanlardan kurbanlar arar. İntikam alınacak gruplar hedefe yerleştirilir. Nedense önceleri hep kadınlar vardır hedefte.
1115 yıllında otuz kadın yakılır.
1585 yılında Trier’de tüm kadınlar cadı suçlaması ile yakılır öyle ki sağ kalan koca bölgede sadece iki kadındır.
1630’da Würzburg Bischof’u 1200 kadın ve erkek yakılır.
Artık her olaydan sonra yüzlerce insanın yakılması sıradan bir olaydır.
15. yy ’da Papa cadıların gece uçtuğunu söyler. Uçan süpürgeli cadı efsanesi başlar.
Artık sokaklar güvensizdir. Özelliklede geceleri. Yalnız bir kadın sokakta yürüse biri çıkıp cadı olduğunu ya da cadı toplantısına gittiğini söyleyerek yakılmasına neden olabilirdi.
Avrupa veba salgını içindedir. Bunun nedeni de cadılardır. Devlet ve kilise kol kola girmiş artık kendi için tehdit unsuru olan herkesi vebanın sorumlusu olarak tutarak işkence ile öldürmektedir.

Devlet ve kilisenin resmi tezleri dışında ifade artık imkânsızdır. Cezası yakılmak ya da işkenceyle öldürülmektir. Cadılıkla suçlanmak için kanıt aranmaz. İşkenceyle itiraf ettirmek yeterlidir. Engizisyon mahkemeleri artık kilise ve devlet emrine uymayanları yakalayıp, yargılayıp yok eden bir tür insan öğüten değirmendir.

Din adamları cadıların işledikleri ileri sürülen suçları içeren korkunç listeler hazırlayarak neredeyse istedikleri herkesi ölüme götürüyorlardı. Devlet tehdit kabul ettiği her düşünceyi engizisyon ile işbirliği yaparak ortadan kaldırıyordu. Artık cadı avı bir tür muhalif avıdır.
Fransa’da köylülerin yüksek vergiye isyan edince devletin cevabı serttir. İsyankar köylülerin önce içlerindeki şeytan çıkarılır sonra da köylüler öldürülür.

Günümüzde cadı avı kavramı mecazi bir kavramdır. Düşman ilan edilen kişi veya grubu ortadan kaldırmak amacıyla kanıtsız, sözde yargılamalarla mahkûmiyet ve infazı ifade eder. Cadı avı söylemi devletlerin farklı düşüncedeki insanları bastırma, gözaltına alma, baskı kurma faaliyetleri için geniş çaplı uygulamaları içinde kullanılmaktadır. Amerika’da kölelere yapılan zulüm, , İspanya iç savaşında yaşananlar veya ABD'de McCarthy dönemindeki uygulamalara 'cadı avı' adı verilmiştir.

Baskıcı ve anti demokratik tüm ülkelerde cadı avı yıl 2016’da vardır
Yıl 3016’da olacaktır.
Engizisyon kaldırılsa da hukuk devleti olmayan olamayan yerlerde mahkemeler engizisyona dönüşür.
Eskiden bu yana güç sahipleri avcı
Güce itaat etmeyenler ise cadı olmuştur.
Cadılık bitse de
cadı avı farklı sesleri susturmaya,
farklı fikirleri yok etmeye
tüm dünyada devam etmektedir.

İsmail GÜNEŞ

16.01.2016 18:03:49

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI