CAN SIKICI...
Evde kal, dokunmadan yaşa, herkesle aranı koru, çıkma, soluma…
Haber kanallarında bu ya da buna benzer söylemlerin yoğunluğu nedeniyle, bir de “her kafadan” çıkan ayrı ses tonlarıyla süren izlenceleri “ilk günlerdeki” kadar izlemiyorum!
Hepsi birbirinin “aynı” baskısı,
Yeni “bir şeyler” öğrenelim derken; bildiklerimizin ötesinde, düşünülmeyecek denli büyüyen akıl karışıklığı…
Diğer kanallar, diyeceksiniz de;
Beş tane kadının yan-yana geldiğinde “neler” yapacağını, birbirlerine nasıl kumpas kuracağını, ağzına aldığı tadı yadsıyanı, yalan söyleyeni göstermeye yeminliler gibi…
Bir diğerinde ülkenin tüm sistemleri çökmüş, kurtarıcı melek olarak gösterilen bir kadının “ölçüsüz” egemenliği/ gücü karşımızda…
Bir başkasında içerisinde ne dün, ne bugün, ne de gelecek barındırmamasına karşın, toplumun her bireyini uyuşturma yetkisi almış bir küresel ismin, toplam kullandığı yirmibeş-otuz sözcükle patron olması yetmiyor gibi, bir de izlencelere baş-aktörlük yapması…
Her şey iç bunaltıcı…
***
Her gün yeni bir “paket” açıklamalarına karşın, “tüm dünya bizi kutluyor” denmesine karşın, “süper güçlere bile yardım eli uzattık” sözlerini yinelemelerine karşın…
Yurt içerisinde “elle tutulur” gelişme görmüyoruz!
Yeniden yazayım: yurttaşlara ücretsiz verileceği belirtilen maskeler ne oldu?
Bakanlık, sorulduğunda milyonlarca yurttaştan söz ediyor. Tanıdıklarımıza sorduğumuzda kimse aldığını söylemiyor! Üstelik eczaneler de ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar! Ellerinde olmasına karşın bedelle satamıyorlar, yurttaşa kod gelmeyince de veremiyorlar!
İnsanlar “dışarıdan” gereksinmelerini alacak; pazara gidecek, markete gidecek, fırına gidecek…
Günün her saati bakanlığın yaptığı açıklamada “yalıtımı sağlayın, evden maskesiz çıkmayın” uyarısı gelirken…
Can sıkıcı değil mi yaşanan?
***
Ne diyelim ki…
Yirmi yaş altı, altmışbeş yaş üstü olmak da başka bir sorun…
Yirmi yaş altı tanıdıklarım “bilgisayar manyağı oldum” dedi.
Altmışbeş yaş üstü bir tanıdığım da “böyle da yaşanmaz ki, her yerim şiş gibi” dedi…
İşin uzmanı olan da, olmayan da günlerdir konuşuyor! Sağlıklı beslenmeden, bağışıklığı güçlendirmeden, söylenen kurallara uyulması gerektiğinden uzun uzun söz ediyor!
Bu zamana değin herkes alacağını/ anlayacağını almış olmalı…
“Sokağa çıkma” kısıtlamasına iki saat kala, “iktidarın” ergi gibi açıklamasının ardından sokakları düğün magandası gibi zapt edenler konusunda söylenecek söz bulamasam da;
Kendi adıma “alacağımı” aldım! Daha çoğu kafa karışıklığından başka bir şey olmayacak!
Yirmi yaş altı, altmışbeş yaş üstü olanların yaşadıkları zorluğu yadsıyan/ bilmeyen var mı bilmiyorum…
Bu yurdun geleceği biri; üç-beş yıl sonra birçoğu yaşamın birçok alanlarında kendilerini göstermeye başlayacak, gelecek için projeler oluşturacak, yönetimlerde söz sahibi olacak…
Bir diğeri bu yurdun dünü; bugünün kuşağını yaşamlarıyla, deneyimleriyle, tanıklıklarıyla aydınlatacak…
Birinin “bilgisayar manyağı” olmasını, diğerinin “her yerinin şişmesini” önleyecek bir yöntem olmalı, yöntem bulunmalı…
***
Görüştüğüm herkes “ ne zaman” sorusunu soruyor!
Bu soru bir de ekranlardan sıkça yöneltilince kendimi “aptal” sayıyorum!
Bir de gözlerimi kocaman açarak, bir de kulaklarımı konuşanın ağzından çıkacak sözlere dayayarak…
Bugün her hangi bir haber kanalını açtığınızda “yine” bu soruyla karşılaşacak, konuşmacının sözlerini dikkatle dinleyecek, sonunda da “eh be, yeter” demekten uzak durmayacaksınız!
Bende aynısını yapıyorum…
Artık konuşmacılar corona virüs salgını nedeniyle karşı karşıya kalınacak olayları değil de, “iktidarın” bu salgından nasıl “başarı” sağladığını dinliyoruz.
Sağlık bakanının yanı sıra, ekonomi bakanının, çalışma bakanının, tarım bakanının salgın günlerinde yurttaşlar için ne denli yararlı desteklemeler/ iyileştirmeler yapıldığını…
Evde kal, dokunmadan yaşa, herkesle aranı koru, çıkma, soluma, denilerek sınananların yaşadıkları zorluklar, doyumsuzluklar kimin ilgi alanı; bilen var mı?
“Biz bize yeteriz” denilerek, “yetmeyenleri” görmemek iç bunaltıcı, can sıkıcı…
