Canlı Bomba

Canlı Bomba

Bomba’nın  dinamit’in canı  yok  ama,  onu  taşıyıp  bilerek, isteyerek   ve  tasarlayarak  götürüp,  hedefindeki  insanları  öldürmek  amacıyla,  üstündeki  patlayıcıyı  patlatan  ve  intihar  eden  kişiye, canlı  bomba  veya  intihar  bombacısı  deniliyor.Bunu  yapanlar  kimlerdir, neden  yaparlar?İntihar (öz  kıyım)  nedir,neden, niçin  yapılır? Önce  bunu  irdelemek  gerekir;  İnsanların  bir  kısmı  ağır  depresyon  sonucu, bu  Dünyada  yaşamanın  gereksizliği, bir an önce  burayı  terk etmesinin  daha  uygun  olacağı,  düşüncesiyle   intihar  eder.  Bunların  öbür  Dünya dan  bir  beklentileri,  Cennet, Cehennem  hesabı  yoktur. Çoğunlukla,  “ölümümden  kimse  sorumlu  değildir” şeklinde  not  bırakırlar. Tek  düşünce  ve  amaçları,  bu  Dünyayı  bir  an  önce  terk  etmektir. Başka  bir  insana  zarar  vermezler. Sadece  yakınlarını  üzerler.

Bir  kısım  insanlar, eşine, annesine, babasına, kardeşine, dostuna,iş  ortağına, komşusuna  v.s   kızarak  veya  nefret   ederek, bazen  fevri  bir  tarzda  ama  çoğunlukla  düşünerek   veya  tasarlayarak   öldürür, sonrasını  düşünerek  canına  kıyar. Hedefinde  bazen  bir, bazen  birkaç  kişi  olabilir. Bu  şekilde  intiharı  tercih  edenlerin  hedefinde  öbür  Dünya,   Cennet, Cehennem  hesabı  yoktur. Zaten  Cennet, Cehennem   hesabı  ve  korkusu  olsa  insan  öldürmez. Kızgınlık, kin  ve  nefret  duygusu  bu  eylemi  yaptırır.

Gelelim  intihar  bombacısına; Yapılan  araştırmalarda, bunların  alt  gelir  gurubundan  oldukları, kaybedecek, bu  Dünya ya  bağlayacak  bir  şeylerinin  olmadığı, güçlü  inanç  veya  buna  yakın  idiolojilerinin    olduğu  saptanmıştır. Gelişmiş  ve  zengin  ülkelerin  insanlarında  buna  benzer  davranışlar  çok  nadir  olmaktadır. Çoğunlukla  çok  fakir  sömürülen, ezilen, dini  duyguları  çok  güçlü  ama  amaca  uygun  olarak  dinsel  ayrılıkları  ve  farklılıkları  öne  çıkarılan, eğitim  düzeyleri   düşük   ülkelerin   insanlarında  veya  gelişmiş   ülkelerin  gettolarında  dışlanmış, ötekileştirilmiş  işsiz  gençlerinde  görülmektedir.

Doğu  bloku  dağıldıktan  sonra,  Dünya’da  mevcut  ve  etkin  olan  kapitalist  sistem,  liberal  bir  ekonomik  yapı  ile  demokrasi  oyununu  oynayıp  idare  ediyordu.  Az  gelişmiş  ve  geri  kalmış  ülkelerin,  yer altı  ve  yerüstü  varlıklarını,  sömürerek kendi  ülkelerinde  elde ettikleri  refahı  paylaşarak,  düzenlerini  sürdürüyorlardı.  Rakip  sistem  olarak  sosyalist  yapı  yıkılınca  artık  dünya’yı  istedikleri  gibi  idare  edecek  sistemi  kurabilirlerdi.Nitekim  kurdular  ve adına  “Neoliberal  Sistem” dediler. Bu  sistem  bütün  Dünyayı  istediği  gibi  sömürebilir  itiraz  edenin  veya  bu  sistemi  beğenmeyenin  başına  her  türlü  bela  gelebilir.  Eğitim  düzeyleri  düşük, bağnaz,  dinsel  ve  etnik  ayrımı  önemseyen  insanların  bulundukları  bu  ülkelerde,  ayrılıkları  kaşıyarak   katliamlar, savaşlar, ayrılıklar,  yaratmak  çok  kolay  oldu. Nitekim  bugün  yaşanan   olaylar  yaratılan  bataklıktan  çıkmaktadır. Bu  toplu  katliam,  patlayan  bombalar, canlı  bomba  intiharları  Dünya  kapitalist  ülkeleri, Dünya’nın  zenginleri   yani  egemen  güçler  tarafından  yetiştirilmekte  ve  yönlendirilmektedir.  Kendi  kurdukları   adaletsiz   sistemde, en  altta  kalanlardan  özel  olarak  eğitilen  kişiler, istenilen  intihar  olayını  gerçekleştirdikleri   taktirde  öbür  dünyada  cennete  gideceklerine  inandırılmış   olarak  kullanmaktadırlar. Tüm  Dünya’yı  idare  eden,  uydudan  yerdeki  karıncanın  hareketini  izleyen  zenginlerden  habersiz  veya  izinsiz,  bu  olayların  olması  mümkün  değildir.

Bu  Dünya’da dikili  ağacı  olmayan, işi olmayan, hiçbir  beklentisi  olmayan, beyni  hurafelerle  yıkanmış  bir  insana öbür  Dünya’da huriler, melekler  bekliyor  derseniz, bir  an  önce  gitmek  için  dünyayı  havaya  uçurur.

Salim CANOĞULLARI

20.11.2015 15:16:16

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI