Çelik’ten SEYMER övgüsü
Manşet Haber 27.05.2013 12:49:44 0

Çelik’ten SEYMER övgüsü

Çelik’ten SEYMER övgüsü

omer_celik_seymerKültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, 9 yılda 89 bin 428 mezun veren Seyhan Belediyesi Meslek Edindirme Merkezleri’nin (SEYMER) Yıl Sonu Genel Sergisi’ni gezdi. Bakan Çelik, “Bu SEYMER denizinin bir okyanusa dönüşeceğinden kuşkum yok” dedi.

Hafta sonu bir dizi ziyaret ve temel atma töreni için Adana’ya gelen Bakan Çelik, Seyhan Belediye Başkanı Azim Öztürk’ün daveti üzerine Seyhan Kültür Merkezi’nde bulunan SEYMER Yıl Sonu Genel Sergisi’ni gezdi. Beraberinde Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, Ak Parti Adana Milletvekili Fatoş Gürkan, İl ve ilçe başkanları ile beraberindeki heyetle birlikte Seyhan Kültür Merkezi’ne gelen Bakan Çelik önce kursiyerlerin el emeği göz nuru eserlerini inceledi.

Seyhan Belediye Başkanı Azim Öztürk, SEYMER Yıl Sonu Genel Sergisi’ne gelen Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’e gezinin anısına Seramik Sanatları SEYMER kursiyerleri tarafından yapılan bir çini tablo hediye etti.

Bakan Çelik ziyaretin sonunda sergiyle ilgili duygularını SEYMER Anı Defteri’ne kaleme aldı. “Bugün SEYMER kursiyerlerinin eserlerinin yer aldığı bir sergiyi gezdik. Gerçekten muhteşem bir sergi ve hizmet bayramı oldu. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Bu SEYMER denizinin yakında bir okyanusa dönüşeceğinden kuşkum yoktur. Sevgi ve selamlarımla” dedi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°