Cerrahın Yaşamı Kitap Oldu
Manşet Haber 12.07.2015 22:02:15 0

Cerrahın Yaşamı Kitap Oldu

Cerrahın Yaşamı Kitap Oldu

saadettin_guney_doktor_kitapAdana’da 27 yıllık Çocuk Cerrahisi uzmanı Dr.Saadettin Güney, sağlık sorunları nedeniyle mesleğine ara verdiği süreçte “Nasıl Geçti Habersiz” adını verdiği kitabını meslektaşlarıyla paylaştı.

Adana Tabip Odası “Nasıl geçti Habersiz” kitabının yazarı üyeleri Dr. Sadettin Güney için imza günü düzenled. Şenlik havasında geçen Dr. Saadettin Güney’in ”Nasıl Geçti Habersiz” kitabının imza gününde Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. H. Neslihan Önenli Mungan’ın yoğun gayreti göze çarptı.

Çocuk Cerrahisi uzmanı Dr.Saadettin Güney ,Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 1988 yılında mezun oldu ve 1999 yılında kronik bir hastalık tanısı nedeniyle uzun süre tedavisi nedeniyle mesleğinden uzak kaldı. Güney, bu süreçte, ”Nasıl Geçti Habersiz” adını verdiği kitabını yazdı.ı Dr. Saadettin Güney, kitabı ile ilgili şunları söyledi:

“Amacım bir an önce iyileşip yeniden çok sevdiğim çocuk cerrahisine dönmek. 'Nasıl Geçti Habersiz' ilk kitabım. Bundan bir yıl kadar önce Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi 1988 mezunlarının oluşturduğu facebook sayfasında arkadaşlarıma herkesin tıbbiye ve meslek hayatında yaşadığı bir veya daha fazla anısını paylaşmasını istedim. İlk bir iki anımı paylaştıktan sonra yazmanın beni çok rahatlattığını ve bir tutku haline geldiğini fark ettim ve anılarımı yazmaya devam ettim. Dostlarım arkadaşlarım da yazdıklarımın çok akıcı ve samimi bir dilde olduğunu söyleyip, yazmam konusunda beni motive ettiler. Özellikle daha önce bir gazetede köşe yazarlığı yapan ve ''Sarı Sıcak Bir Yolculuk”, “Kağıt kayıklar” ve “Bu gece İstanbul'' gibi kitapların yazarı Uzman psikolog Sayın Şebnem Kartal'ın her yazdığım anıya cevaben yazdığı maillerde teşvik edici sözleri anılarımın çoğalmasına ve bu anılarımdan bir kitap oluşturma fikrini geliştirdi. Yaşadıklarımı gelecek nesillere aktarabilmek, anlatabilmek, anlaşılabilmek için söz uçsa bile, yazının kalacağını bildiğim için, yazdım ve yazmaya devam edeceğim. Anılarımdan sonra kısa öyküler yazmayı düşünüyorum. Bu öyküler yaşanmış olaylarla beraber hayal gücümün bir harmanı şeklinde olacak. Yazmak gerçekten de çok rahatlatıcı, tam anlamıyla bir terapi ve yazdıkça daha çok yazmak istiyorum. Herkese edebi kaygılar içerisinde olmadan, içinden geldiği gibi yazmasını tavsiye ediyorum”

Dr. Saadettin Güney’in ”Nasıl Geçti Habersiz” kitabının imza günü anısına yaş pasta kesilerek kutlama yapıldı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°