Çetin 365 Günün Hesabını Veriyor
Manşet Haber 29.03.2015 13:06:40 0

Çetin 365 Günün Hesabını Veriyor

Çetin 365 Günün Hesabını Veriyor

CHP’li Çukurova Belediye Başkanı Av. Soner Çetin, seçildiği günden bu yana geçen 1 yıllık hizmet sürecinin hesabını vermeye hazırlanıyor.

Her hafta düzenli gerçekleştirdiği halk gününde konuşan Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, tüm meclis üyeleri, belediye çalışanları ve halktan isteyen herkesin katılabileceği bir basın toplantısı düzenleyerek “365 günün hesabını vereceklerini” söyledi. Son bir yılın son Halk Günü’nde konuşan Başkan Çetin, “İlk kez belediye başkanı seçilenlerin ilk altı ayı ‘hayırlı olsun’ ziyaretleri, ikinci altı ay uyum çabası ile geçer diye bir genel anlayış var ama biz bu anlayışı tersyüz ettik ki 365 günde neleri nasıl yaptığımızın hesabını, tüm müdürlerimi de yanıma alarak vereceğiz. 31 Mart Salı günü saat 11.00’de ‘Bir yıl içinde bunlar da yapılabiliyormuş’ dedirteceğimiz basın toplantısına herkesi bekliyoruz” dedi.soner_cetin_ceteler_halk_gunu (1)

“MAKAMDA OTURAYIM DİYE Mİ SEÇTİNİZ?”

Doğu Akdeniz Belediyeler Birliği Başkanı da olan Soner Çetin, Taşeron İşçileri Derneği Başkanı Halit Önük’ün görüşmek için randevu alamadığını söylemesi üzerine “Esnafları ziyaret ediyoruz, çat kapı gittiğimiz evler var, köylere gidiyoruz, sabahın 5’inde esnafla buluşuyoruz, Danışma Kurulu yapıyoruz, muhtarlarla toplanıyoruz, her gün onlarca kişiyle görüşüyoruz. Demek ki size denk gelememişiz ama o olmazsa, bu olmazsa her cuma Halk Günü var, işte karşımdasınız, görüşebiliyorsunuz” dedi. Sözlerine “Halkımıza soruyorum; ‘Siz beni makamda oturayım’ diye mi yoksa ‘çalışayım’ diye mi seçtiniz?” diye soruyla devam eden Çetin alkışlarla karşılandı.

“SANDIKTAN NE ÇIKARSA ONA UYACAKSINIZ”

Birkaç haftadır Halk Günü’ne katılarak 100. Yıl Mahallesi’ndeki pazar yerinin değiştirilmesini isteyen İsmet Dağaşar adlı vatandaşın ısrarlı talebi referandum kararıyla sonuçlandı. Mevcut pazar yeri esnafının “Pazar yeri kalsın”, başka bir grubun ise “Hayır yeri değişsin” diye iki farklı görüş ortaya çıktığına dikkat çeken Başkan Soner Çetin, sorunun “referandumla” çözülmesine karar verdi. Çetin, “100. Yıl Mahallesine sandık koyacağız, resmi referandum yapacağız. Bu konuda da bir ilki hayata geçirmiş olacağız. Mahalledeki herkes oylamaya katılacak ve sandıktan ne çıkarsa ona uyacaksınız, referandumu da 7 Haziran’dan önce yapacağız” diye konuştu.

SEVİNCİYLE TÜRKÜ SÖYLEDİ

Halk Günü, Tarsus’tan gelen Hidayet Öztürk adlı vatandaşın söylediği türküyle renklendi. Engelli çocuğu için akülü araç isteyen Öztürk, Başkan Çetin’den aldığı olumlu yanıtın ardından sevincini türkü söyleyerek paylaştı.  Çetin’e “Türkü söyleyebilir miyim?” diye soran, “Tabii ki; türkü de söyleyebilir, eleştirebilir, övebilir, hizmet talep edebilirsiniz. Bizde küfür hariç her şey serbest” yanıtını alan Öztürk alkışlar arasında türkü söyledi. Bir vatandaşın başı boş köpeklerden yakınması üzerine Çetin, tüm vatandaşlara çağrı yaptı: Çöpe atacağınız yemeklerin artıklarını verin, yaz geliyor su kapları koyun. Allah’ın yarattığı candır, sevaptır. O ısıran köpeğin önüne yemek koyun, o köpek bir daha ısırmaz.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°