CEZA İNFAZ MEMURLARI SORUNLARINA ÇÖZÜM BEKLİYOR
Manşet Haber 6.10.2016 03:27:06 0

CEZA İNFAZ MEMURLARI SORUNLARINA ÇÖZÜM BEKLİYOR

CEZA İNFAZ MEMURLARI SORUNLARINA ÇÖZÜM BEKLİYOR

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer, ceza infaz memurlarının sorunlarını meclis kürsüsünden dile getirdi. Mail ve sosyal medya aracılığıyla kendisine ulaşan memurların özlük hakları başta olmak üzere birçok sorunla karşı karşıya olduğunu belirten Tümer, ilgili bakanlığı duyarlılığa çağırdı.
Tümer, mecliste yaptığı konuşmada şu görüşlere yer verdi:
“Ceza infaz memurlarının yaptıkları iş polis ve jandarmaya eş olsa da özlük hakları yetersizdir. Örneğin bir sendikal hakları dahi yoktur.
Güvenlik sınıfı olarak değerlendirilmelerine karşın güvenlik hizmetleri sınıfı yerine genel idari hizmetler sınıfında yer almaktadır. Adalet ve yargı birimlerinde çalışan personel aylık 50 saat fazla çalışma ücretinden yararlanırken ceza infaz kurumları bu haktan yararlanamamaktadır. Oysa personel 24 saat esası üzerine çalışmakta ziyadesiyle fazla mesai ücretini hak etmektedir. Batı Avrupa ülkelerinde aynı hizmeti görenler cezaevi polisi ile anılırken kapalı ortamlarda adeta dışlanan ceza infaz memurları mesai hakkı, fiili hizmet zammı (yıpranma), maaş ve sosyal haklarında haklı olarak iyileştirmeler beklemektedir. Cezaevlerinin kapasitelerinin çok üzerinde mahkum barındırdığı bu günlerde ayrıca servis ve lojman imkanı ve silah ruhsatı edinme hakkından da yararlanmaları gerekmektedir. Konunun hassasiyetle gündeme alınmasını talep ediyorum.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°