ÇGC: Basını sindirme girişimi
Manşet Haber 7.09.2015 18:28:22 0

ÇGC: Basını sindirme girişimi

ÇGC: Basını sindirme girişimi

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu; Hürriyet Gazetesi’nin Bağcılar’daki merkez binasına yapılan saldırıyı kınadı.

ÇGC Başkanı Cafer Esendemir, seçim atmosferine girildiği bu günlerde, basına yönelik olarak gerçekleştirilen bu saldırının vahim sonuçlar doğurabilecek bir gelişme olduğuna dikkat çekti.

Gazetecinin; halkın haber alma ve haber verme hakkı doğrultusunda, objektif ve tarafsız şekilde görevini yerine getirdiğini, topluma ayna tuttuğunu söyleyen Başkan Esendemir, “Dört bir yanı yangın yerine çevrilen, sınırlarında çatışmaların yaşandığı, kan ve gözyaşının durmadığı ülkemizde, basına yönelik olarak gerçekleştirilen saldırılar, bir öç alma, gazetecileri hedef gösterme, korkutup sindirme ve olumsuzlukların basına fatura edilme çabasıdır.

Son yıllarda sendikasızlaştırma, taşeronlaşma gibi özlük haklarına yönelik saldırılarla yıpratılan basın çalışanları, bir de iktidar kanadından gelen çeşitli baskılarla görevini yerine getiremez oldu. Basın özgürlüğü alanında karnesi kırıklarla dolu olan Türkiye, bu alanda alt sıralarda yeralmakta, hapishanelerindeki gazeteci sayısı ile de sınıfta kalmaktadır. Çok zor şartlar altında görevlerini yerine getirme, halkı aydınlatma çabasında olan medya çalışanları, bu tür saldırılarla hedef gösterilerek, sindirilmek istenmektedir.

Halkın gerçekleri öğrenme, bilgi edinme ve sesini özgürce duyurmasını sağlayan özgür basın, demokrasinin yerleşmesi, toplumsal barış, insan hak ve özgürlüklerinin korunması açısından da büyük önem taşımakta, demokrasilerde 4.güç olarak değerlendirilmektedir.

Basını özgür olmayan toplumlar, asla özgür olamaz. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de dikkat çektiği gibi, ‘Basın özgürlüğünden doğacak sakıncaların giderilme yolu yine basındır’

Gazetecilere hedef göstererek, baskı altına alarak, korkutma ve sindirmeye yönelik saldırılar asla başarılı olamayacaktır. Özgür basın susmaz ve susturulamaz.

Hürriyet Gazetesi’ne yönelik bu saldırıyı kınıyor, özgür medyayı susturmaya yönelik girişimlere son verilmesini istiyoruz” dedi.

Terör; toplumsal birliğimizi hedef alıyor

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu; Hakkari’nin Yüksekova İlçesi Dağlıca Bölgesi’nde önceki gün meydana gelen ve yüreklerimizi dağlayan mayınlı-bombalı saldırıya tepki gösterdi. Giderek artan, toplumsal birlik ve beraberliğimizi hedef alan hain saldırıları kınayan ÇGC Yönetimi, iç ve dış odakların maşası konumunda olan terör örgütünün asla başarılı olamayacağına dikkat çekti.

16 askerimizin hayatını kaybettiği 6 askerimizin yaralandığı saldırıyı kınayan ve herkesi sağduyulu davranmaya davet eden ÇGC Yönetimi yaptığı basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“Terörün giderek tırmandığı, ülkenin neredeyse her yöresinde ocaklara ateş düştüğü şu günlerde TBMM’nin tatilde olması kabul edilemez. Siyasi partilerin bir an önce Meclis çatısı altında biraraya gelerek, terör karşısında ortak bir tavır geliştirmesi ve topluma sağduyu, birlik ve beraberlik çağrısı yapması, büyük önem taşımaktadır. Terörle en etkili şekilde mücadele edilmesi için güçbirliği içerisinde hareket edilmesi, dağınıklığa ve kısır çekişmelere son verilmesi son derece önemlidir.

Bu hain saldırıda hayatlarını kaybeden vatan evlatlarına Allah’tan rahmet, ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Milletimize başsağlığı diliyoruz.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°