ÇGC’ den teröre kınama
Manşet Haber 22.08.2015 16:35:14 0

ÇGC’ den teröre kınama

ÇGC’ den teröre kınama

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) Yönetim Kurulu, Star Medya Grup Başkanı Murat Sancak’a yapılan silahlı saldırıyı kınadı, fail ya da faillerin en kısa sürede bulunması gerektiğini bildirdi.

Konuyla ilgili açıklama yapan ÇGC yönetim kurulu, medyaya yönelik saldırıların artmasını eleştirdi. ÇGC yönetim kurulunun yaptığı açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
“Yaşadığımız ve şahit olduğumuz son hadiseler göstermiştir ki Türkiye bir terör dalgasına maruz bırakılmak istenmektedir. Medya kuruluşları ve gazeteciler de terör örgütlerinin öncelikli hedefleri arasında yer almaya başlamıştır. Türkiye'de giderek artan terör olayları, gazetecileri ve medya kuruluşlarını acımasızca hedef alıyor. Son olarak Star Medya Grup Başkanı Murat Sancak'a yapılan silahlı saldırı, aynı zamanda demokrasinin temel taşlarının vazgeçilmez unsurlarından olan ifade ve basın özgürlüğüne karşı da yapılan bir saldırıdır. Sorumluların bir an önce bulunarak hak ettikleri şekilde cezalandırılmalarını bekliyoruz. Star Medya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sancak'a yapılan saldırıyı kınıyoruz.”

KINAMA VE BAŞSAĞLIĞI
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) yönetim Kurulu, son günlerde artan terör olaylarını şiddetle kınadı. Ülkemizin birçok bölgesinde gerçekleşen saldırıların huzur ve güveni bozmaya yönelik olduğuna işaret eden ÇGC Yönetim Kurulu, tüm kesimleri sağduyulu davranmaya çağırdı.
Son olarak Siirt’in Pervari ilçesinde meydana gelen ve 8 askerimizin şehit edildiği terör saldırısının yanısıra Osmaniyeli yüzbaşının da bugün şehit olmasının halk üzerinde derin bir üzüntü yarattığını bildiren ÇGC Yönetim Kurulu, siyasilerin kendi geleceklerini bir kenara bırakarak ülkenin birliği ve bütünlüğünü korumaya yönelik ekonomik ve siyasi önlemler alması gerektiğini vurguladı.
Bugüne kadar genç yaşında toprağa düşen şehit asker ve polislere rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı dileyen ÇGC Yönetim Kurulu, “Acımız çok büyük. Her gün onlarca vatan evladı teröre kurban gidiyor. Son günlerde şiddetini artıran terör saldırılarını kınıyor, yüzyıllarca üzerinde birlikte kardeşçe yaşadığımız topraklarımıza, birlikte yaşama isteğimize nifak tohumları ekmeye çalışanları lanetliyoruz. Bütün milletimizi derinden üzüntüye boğan saldırıların bir an önce son bulmasını diliyor, basın-yayın organlarını da sağduyulu habercilik anlayışıyla kötü sürecin sona ermesi yönünde katkı sunmaya çağırıyoruz' ifadelerine yer verdi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°