ÇGC VE TGS GAZETECİYE SALDIRIYI KINADI
HABERLER 24.05.2019 17:26:56 0

ÇGC VE TGS GAZETECİYE SALDIRIYI KINADI

ÇGC VE TGS GAZETECİYE SALDIRIYI KINADI

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası Adana Şubesi gazeteci Hakan Denizli’ye yapılan silahlı saldırıyı kınadı.
ÇGC Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Egemen Gazetesi Sahibi Hakan Denizli bugün sabah evinden çıkarken silahlı saldırıya uğrayarak ayağından yaralanmış, Seyhan Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.
Gerekçesi ne olursa olsun görevleri habercilik olan gazetecilere yönelik saldırıları şiddetle kınıyoruz.
Adana Valimiz Mahmut Demirtaş ve Emniyet Müdürümüz Zafer Aktaş‘ın bizzat ilgilendiği olayın faillerinin bir an önce yakalanarak yargıya teslim edilmesini bekliyor, gazetecilerin daha huzurlu ortamda görev yapmasını temenni ediyoruz.”
TGS DE KINADI
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Adana Şubesi, Egemen Gazetesi kurucusu Hakan Denizli’nin silahlı saldırıya uğramasıyla ilgili bir kınama yayınladı.
Yönetim Kurulu adına Başkan Salim Büyükkaya tarafından yapılan açıklama şöyle:
“Gazetecilere yönelik saldırıları kaygıyla izliyoruz. Saldırganlar bulunmadıkça, hesap sorulmadıkça bu tehditlerin arttığını, dozajının yükseldiğini ibretle gözlüyoruz. Ne yazık ki, bu saldırıları sonlandırması gerekenler, saldırganları yakalayıp adalete teslim etmesi gerekenler de olan biteni bizimle birlikte izliyorlar.
Kamuoyunun büyük dikkatle izlediği kişi ve kurumlara yönelik saldırılarda saldırganları değil de adeta saldırıya uğrayanları eleştiren yetkili ağızların bütün bu yaşananlarda sorumluluğu olduğunu, saldırganlara dolaylı yoldan da olsa cesaret verdiklerini düşünüyoruz. Oysa bu saldırılar doğrudan devlete ve millete meydan okumak, ‘Sizin adaletinizi de kanunlarınızı da tanımıyorum.’ demektir. Kimden ve nereden gelirse gelsin, bu saldırıları hafifletecek, haklı kılacak bir gerekçe yaratılamaz.
Kızının ve torununun yanında silahla yaralanan Egemen Gazetesi kurucusu Hakan Denizli’ye geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, saldırgan ve arkasındakilerin bir an önce ortaya çıkarılarak adalete teslim edilmesini, adaletin de kamu vicdanı ve DEVLETİN BEKASINI göz önüne alarak gerekli hassasiyeti göstermesini bekliyoruz.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°