CHP HIRSIZLARI SAKLAMAZ, SAKLAMAMALI...
Manşet Haber 29.11.2021 01:53:16 0

CHP HIRSIZLARI SAKLAMAZ, SAKLAMAMALI...

CHP HIRSIZLARI SAKLAMAZ, SAKLAMAMALI...


4 Aralık günü CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Mersin'de, ahlak, fazilet, erdemden söz edecek, ülkemizin nasıl yağmalandığını anlatacak ve AKP iktidarından kurtulmak isteyen vatandaşların CHP'ye oy vermelerini isteyecek. Çok da haklı. Ülkemiz soyuluyor.





Ben de hem bir CHP üyesi hem de 24. dönemde milletvekilliği görevinde bulunmuş biri ve hem de gazeteci olarak olarak bu talanlara ilişkin tespitlerimi kamuoyu ile paylaşıyorum. Verdiğim örneklerle hırsızın kartvizitinde hangi partili yazdığına bakmayın, alnında ne yazdığına bakın diye uyarıyorum.





'Heey, belediyeler soyuluyor' başlıklı son yazımın ana fikri de;





CHP'li Seyhan Belediyesi'nde, Mimar Neşe Çetin'in çizdiği, (şimdilik bildiğimiz ve şikayete de konu olan toplam 5 müteahhitlik şirketinin 12 ayrı dosyasının) imar müdürü ve belediye başkan yardımcısı olarak görev yapan kız kardeşi Neriman Çetiner ile daha sonra belediye başkan yardımcısı ve halen belediye meclis üyesi de olan Ulaş Toros'un yetkili olduğu dönemde, mevzuat ve yönetmeliklere aykırı yapılan iş ve işlemleri kapsıyordu.





Seyhan Belediyesi'nde mühendis olarak çalışan Berkay Duran'ın, Şubat/Mart 2017 aylarında yazdığı itiraf niteliğindeki şikayet/ihbar dilekçesi ile ortaya çıkan ve halen yargılaması yapılan dosyanın en ilginç detaylarından birisi de o dönemde belediye başkan yardımcısı olarak görev yapan, şimdinin büyük şehir belediye genel sekreter yardımcısı avukat Türkan Eşli'nin, kentsel geri dönüşüm çerçevesinde hak sahibi olduğu binanın diğerlerinin aksine, tek istisna olarak iskanını almış olması!





Bu kapsamda devam edecek olursak;





1- Seyhan Belediyesi, şikayete de konu olan bu işlemler sırasında sorumlu makamda oturan, aynı dönemde hem imar müdürlüğü hem de sonradan başkan yardımcılığı görevinde bulunan Neriman Çetiner hakkında neden bir suç duyurusunda bulunmamıştır?





2- 5 müteahhitlik firmasının 12 dosyasının, şikayete konu olup, paralel projelerle yapıldığı ortaya çıkınca, Seyhan Belediyesi bununla ilgili;





a- Bazılarında, onaylanan projeden 10 bin metrekareden fazla kapalı alan yaratılan bu inşaatlara, imar affının çıkıp bundan yararlandığı süreye kadar, neden ceza kesip yaptırım uygulamamıştır?





b- Avukat Türkan Eşli'nin daire sahibi olduğu bina da da onaylı projenin dışına çıkılarak fazladan üretim yapıldığı ve bu itibarla kaçak diye tabir edilen fazlalıklar olmasına rağmen, bu bina, diğerlerine tanınmayan bir imtiyazla nasıl iskan alabilmiştir?





Bir önceki dönemde gerçekleşmiş bu iş ve işlemlerle ilgili olarak hem o dönemdeki hem de şimdi görevde bulunan ve ismi burada geçen herkese açık çağrıda bulunuyorum;





Rüşvetin, iltimasın, haksız zenginleşmenin, yetkiliyken dürüst kalamamanın açık nişanesi olan anlattığım bu olaylarla ilgili tek kelime yalan, yanlış, iftira var ise ister bunu kamuoyu ile paylaşın isterseniz hakkımda suç duyurusunda bulunun.





Ama lütfen, bu garip halkın oylarıyla oturtulduğunuz koltuklarda yaptığınız, izin verdiğiniz, göz yumduğunuz her şey apaçık orta yerde dururken hala partim CHP'nin arkasına saklanmayınız.





CHP başta olmak üzere hiç bir siyasi parti hırsızları saklamaz, saklamamalı. Siyaset arınmalı.PAYLAŞ



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°