CHP TARİHİ BİR ADIM ATTI
SİYASET 23.04.2018 21:49:34 0

CHP TARİHİ BİR ADIM ATTI

CHP TARİHİ BİR ADIM ATTI

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana İl Başkanı Ayhan Barut, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla 15 CHP milletvekilinin istifa edip İYİ Parti saflarına geçmesinin, Türkiye’nin demokrasi tarihine geçecek bir hamle olduğunu söyledi. Barut, İYİ Parti’nin seçime katılmasını sağlamak için bireysel kaygıları bir kenara bırakıp memleket meselesi anlayışıyla CHP’den istifa eden milletvekillerin ise birer demokrasi kahramanı olduğunu kaydetti.

Barut yaptığı yazılı açıklamada, Kuvayı Milliye’nin devamı, Türkiye’nin kurucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin her zaman olduğu gibi “Önce Türkiye” diyerek, “memleket meselesi”  anlayışıyla ülkenin geleceği, demokrasimiz için üzerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirdiğini ve kurgulanıp oynanan oyunu bozduğunu bildirdi.

İYİ Parti’nin 24 Haziran’da yapılacak seçimlere girmemesi için iktidar partisi ile ortağı olan muhalefet partisi tarafından adeta seferberlik ilan edildiğini aktaran Barut, 15 milletvekilinin CHP’den istifa edip İYİ Parti’ye geçmesiyle İYİ Parti’nin  seçimlere katılabilme hakkını elde ettiğini vurguladı.

Barut, “Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP genel merkez yönetimi AKP Genel Başkanı tarafından kurgulanan oyunu bozmuştur. Genel Başkanımız talimatıyla 15 milletvekilimiz  istifa edip İYİ Parti’ye geçerek İYİ Parti’nin TBMM’de grup kurmasını sağlamış ve İYİ Parti’nin seçimlere girişinin önündeki tüm engelleri kaldırmıştır. CHP, tarihinden gelen misyonunu yerine getirmiş, 15 milletvekilimiz de memleket meselesi diyerek Türkiye demokrasi tarihine adlarını altın harflerle yazdırmıştır. Tarih CHP’yi ve 15 milletvekilini demokrasi kahramanı olarak yazacaktır” diye konuştu.

24 Haziran seçimlerinin AKP Genel Başkanı ve seçim ortağı MHP’nin kurguladığı şekilde gerçekleşmeyeceğini belirten Barut, şunları söyledi:

“CHP bu oyunu parti çıkarlarını bir kenara bırakıp ‘memleket meselesi’  anlayışıyla hareket ederek bozmuştur.  Bizim köklerimiz Kuvayı Milliye’dir. Tıpkı vatan topraklarını işgal eden emperyalistlere karşı  verdiğimiz eşsiz kurtuluş mücadelesi gibi bugün de ülkemizi karanlığa hapsetmeye çalışan tek adamlığa karşı bu mücadeleyi yine Kuvayı Milliye ruhuyla farklı etnik kökenlere, siyasal görüşlere, inançlara, dillere ve yaşam felsefesine sahip insanların birlikteliğiyle verecek ve kazanacağız. Türkiye her daim Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik, bir hukuk devleti, egemenlik de kayıtsız şartsız her zaman milletin olacaktır.”

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°