CHP, yerelde ve genelde iktidara yürüyor
Manşet Haber 14.10.2012 13:03:16 0

CHP, yerelde ve genelde iktidara yürüyor

CHP, yerelde ve genelde iktidara yürüyor

Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Orhan Sümer, Büyükşehir Yasa Tasarısı’nın, AKP’nin, dizginleri elinde bulunmayan belediyeleri ele geçirmek için hazırladığı bir tuzak olduğunu ancak bu tuzağa AKP’nin düşeceğini, CHP’nin önce yerelde, ardından genelde iktidara yürüdüğünü söyledi.

TBMM komisyonlarında görüşmeleri sürdürülen ve önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu’na inecek olan Büyükşehir Yasa Tasarısı’yla ilgili derin endişeleri olduğunu açıklayan Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Orhan Sümer, söz konusu yasa tasarısının yerel yönetimlerin daha hızlı hizmet vermesi için değil, AKP iktidarının güçlü olmadığı belediyeleri ele geçirmek için gerçekleştirdiği bir hamle olduğuna dikkat çekti.
ADANA’YI HALLETTİLER DE, İLÇELERE Mİ HİZMET GÖTÜRÜCEKLER?
AKP’nin, 2009 yerel seçimlerinde alamadığı belediyeleri ele geçirmek için böyle bir taktik uyguladığını kaydeden Sümer, “Adana Büyükşehir Belediyesi şu anki sorumluluk alanında yeterli hizmeti yapabilmiş midir ki Adana’nın en ücra köşelerine kadar hizmet götürebilsin? Kentin göbeğinde Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğundaki onlarca sorun çözülmeyi beklerken, örneğin Adana’ya yaklaşık 4 saat uzaklıkta olan Tufanbeyli’ye nasıl hizmet götürecek? Raylı sistemin borçları nedeniyle belediye gelirlerinin büyük bir kısmı zaten bu ödemelere gidiyor ve Ulaştırma Bakanlığı Adana’nın sırtında büyük bir kambur olan raylı sistemi devralmamak için direniyor. Bu, AKP’nin tamamen siyasi çıkarları doğrultusunda şekillenmiş, dönüştüremediği, ele geçiremediği belediye başkanlıklarını AKP’li yapabilmek için attığı bir adımdır” dedi.
AKP BÜYÜK OY KAYBINA UĞRADI
İl Özel İdarelerinin kaldırılmasını da yerel yönetimlerin yeniden biçimlendirilmesi ve eyalet sistemine geçişin bir adımı olarak tanımlayan Orhan Sümer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm bu nedenlerle Büyükşehir Belediyeleri Yasası'nın başka amaç taşımaktadır. AKP, 27 Ekim 2013'teki yerel seçimler için azalan oylarını değişik planlarla artırmaya çalışmaktadır. AKP tüm kesimler tarafından yanlı ve taraflı uygulamaları nedeniyle büyük tepki çekmiş ve aynı zamanda büyük oy kaybına uğramıştır. AKP kendince kurduğu tuzağa kendisi düşecektir. CHP, tüm kadroları, teşkilatlarıyla en ücra yerdeki vatandaşa ulaşacak, halkımız da CHP'yi önce yerelde sonra genelde iktidara taşıyacaktır. Türkiye, merkezdeki ilçelere dahi hizmet götüremeyen AKP'li belediyelere gerekli dersi 27 Ekim 2013'te verecektir. Halkımız yerel yönetimlerin sosyal demokratlar eliyle nasıl yönetileceğine tanık olacaktır.”


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°