CHP’DEN KIDEM TAZMİNATI TEPKİSİ
Manşet Haber 16.03.2017 15:23:40 0

CHP’DEN KIDEM TAZMİNATI TEPKİSİ

CHP’DEN KIDEM TAZMİNATI TEPKİSİ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana İl Başkanı Ayhan Barut, kıdem tazminatının bu yıl içinde fona devredilmesini öngören “sözde reform”un emekçilerin yıllar süren mücadeleler sonucu kazandığı hakkı ortadan kaldıracağını belirterek, “Emek düşmanı politikalara HAYIR diyoruz” dedi.
CHP Adana İl Başkanı Ayhan Barut Adana İl Emek Bürosu adına yaptığı açıklamada, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun bu yıl içerisinde kıdem tazminatını fona devredecek adımı atacaklarına dair yaptığı açıklamanın, emekçiler nezdinde bir tehdit olarak algılandığının altını çizdi.
“Madem kıdem tazminatının fona devredilmesi emekçiler açısından yararlı bir gelişmedir, neden referandumdan önce hayata geçirilmiyor? İktidar partisi müjde olarak gördüğü bu sözde reformu, referandumda evet çıkması için neden kullanmıyor? Madem bu değişiklik çok hayırlı olacak, neden 15 yıldır bu kanun çıkarılmadı?” sorularını yönelten Barut, Hükümetin sözde reformun emekçilerin aleyhine olduğunu ve işçilerin kazanılmış haklarına bir darbe vuracağını bildiğini, ancak bunu gizlediğini savundu.
Barut, “İktidar partisi halktan korktuğu için, emekçilerin tepkisinden çekindiği için, referandum sonucunu kendileri açısından olumsuz etkileyeceğini bildikleri için bu değişikliği 16 Nisan sonrasına bırakmıştır” dedi.
CHP Emek Büroları olarak, kıdem tazminatının fona devredilmesini kabul etmediklerinin dile getiren Barut, “Kıdem tazminatının her ay bir fona düzenli olarak ödenmesi, işverenin işçileri keyfi olarak işten çıkarabilmesinin önünü açacaktır. Çünkü toplu halde yapılması gereken ödeme, işçilere dolaylı yoldan da olsa bir iş güvencesi sağlamaktadır. Ayrıca hükümetin planı, 30 gün üzerinden hesaplanan tazminatın 15 güne indirilmesidir. Bu kazanılmış hakkın kaybı olacaktır. Emekçiler var olan haklarından bir adım dahi geri atmayacak, hakları olanı alabilmek için mücadeleye devam edecektir” diye konuştu.
Türkiye’de iş güvencesinden yüzde 13,5 gibi çok küçük bir kesim yararlanabildiğine işaret eden Barut, Hükümetin bu az sayıdaki emekçinin hakkına da göz diktiğini vurguladı. Barut, “16 Nisan’da önümüze gelecek sandıktan ‘Evet’ çıkması durumunda iktidar partisi emekçilerin hakkını gasp edecek bu sözde reformu hayata geçirecektir. Ancak sandıktan çıkacak bir ‘HAYIR’ hükümete bir mesaj ve uyarı olacaktır” şeklinde konuştu.
Emek Büroları olarak, emekçilerin kazanılmış haklarının tırpanlanmasına, iş güvencesini yok edecek düzenlemelere ve işçilerin alınteri ile kazandığı üç kuruşa göz dikenlere HAYIR dediklerinin altını çizen Barut, “Kıdem tazminatının fona devredilerek keyfi işten çıkarmalara yol verilmesine HAYIR diyoruz. Emek düşmanı politikalara HAYIR diyoruz. Emek Büroları olarak Türkiye’nin geleceği için HAYIR KERE HAYIR diyoruz” ifadelerini kullandı.




YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°