Çetin, Jurassic Park’ı anlattı
Manşet Haber 14.07.2015 13:58:11 0

Çetin, Jurassic Park’ı anlattı

Çetin, Jurassic Park’ı anlattı

Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, Doğal Park 2’de yapımı süren Jurassic Park için “Bırakın ağaç kesmeyi, bir tek ağacın yeri bile değişmeyecek, yaprak bile koparılmayacak. Antep’teki çocuklar anne babalarına ‘Bizi Jurassic Park’a götür’ diyecek, ekonomi canlanacak” dedi ve ekledi: Bir yıl 3 ayda 25 park yapan, su oyun parkı açan, ‘yeşil belediye’ ödülü alan bir başkan yeşile karşı olabilir mi?

CAZİBE MERKEZİ OLACAK

İftar yemeğinde bir araya geldiği gazetecilere bilgi veren Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, Doğal Park-2’de yapımı süren Jurassic Park’a çok küçük bir kesim tarafından şiddetle karşı çıkıldığına dikkat çekti. “Gezi Parkı’nda Türkiye ayağa kalktı; Karadeniz’de Havva Ana yeşili savunmak için ‘devlet kim, halk kim?’ diye sorunca Türkiye’den duyuldu sesi. Jurassic Park öyle mi? Hayır. Buradan iş çıkmaz bu arkadaşlara” diyen Çetin, “Adana’yı cazibe merkezi haline getirecek olan bu park 15 Eylül’de açılacaktır” dedi.

“DİNAZORLAR AYAKTA GEZMESİN!”

3 Temmuz’dakiHalk Günü’ne katılan bir kadının, Doğal Park 2’de Jurassic Park yapılmasına karşı çıktığını ifade ederken “Spor yaparken karşıma dinazorların çıkmasını istemiyorum, dinazorlar ayakta gezmesin” dediğini anlatan Başkan Soner Çetin, “Dinazorların milyonlarca yıl önce fosil olduğunu anlatmak zorunda kaldım” diye konuştu ve şöyle devam etti: Bir yıl üç ay içinde 25 park yapan, iki spor tesisi açmak üzere olan, parkları yenileyen, İstanbul’dan ‘yeşil çevre ödülü’ alan bir belediye başkanı ağaca, yeşile karşı olabilir mi?

“BABA BİZİ JURASSİC PARK’A GÖTÜR”

soner_cetin_basin_iftar_ (2)Konya Meram’da Jurassic Park olduğu için her gün yüzlerce kişi tarafından ziyaret edildiğine dikkat çeken Başkan Soner Çetin, “Adana’dan birçok çocuk sırf hayvanat bahçesi olduğu için her hafta sonu Antep’e gidiyor. Jurassic Park bitince o Antepli, Osmaniyeli ve Mersinli çocuklar da anne babalarına ‘Bizi Adana’daki Jurassic Park’a götür’ diyecek, ekonomide canlanma olacak; üstelik 15 milyon liralık bir yatırımla yapılan bu park için kasamızdan bir tek kuruş çıkmayacak, işletme kârına ortak olacağız, 15 yıl sonra tesis bize devredilecek” diye bilgi verdi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°