CHP’li Şevkin’den Nükleer Enerji Uyarısı
Manşet Haber 24.04.2015 08:58:38 0

CHP’li Şevkin’den Nükleer Enerji Uyarısı

CHP’li Şevkin’den Nükleer Enerji Uyarısı

muzeyyen_sevkin_nukleer (2)CHP Adana Milletvekili Adayı, Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, nükleer yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelinmesi çağrısında bulundu,“Nükleeri bırak jeotermale bak.Jeotermal enerji, hem ucuz hem de verimli. Elektrik kesintisinden anlamayanlar nükleer sızıntıyı nasıl önleyecek” dedi.

Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, tüm dünyanın yenilenebilir, ucuz ve çevre dostu  enerji kaynaklarına yöneldiğini, Türkiye’nin de bu kaynaklardan yararlanması gerektiğini bildirdi. Jeotermal kaynaklar ile elektrik enerjisi üretilebildiğini, termal turizmde kaplıcalarda kullanılabileceğini, düşük sıcaklıkta kültür balıkçılığı yapılabildiğini vurgulayan Şevkin, Türkiye’nin jeotermal enerji kaynakları açısından şanslı olduğunu ancak jeotermal, güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir kaynakların yeterince araştırılmadan, envanteri çıkarılmadan ve alternatif enerji kaynakları tüketilmeden nükleer enerjide ısrar edilmesinin yanlışlığına dikkati çekti.

Jeotermal enerji kaynaklarının Türkiye’de tarım, endüstri ve buna benzer alanlarda çok amaçlı ısıtma için kullanılabileceğini dile getiren Şevkin, “Diğer enerji kaynaklarına göre daha ucuz ve yüzde 95’in üzerinde verimlilik sağlamasına karşın Türkiye’de çevreye, doğaya, hayvanlara ve insana zarar veren nükleer santral furyasını kabul etmemiz beklenemez” diye konuştu.muzeyyen_sevkin_nukleer (1)

“Bir tek insanın bile burnu kanayacaksa derhal nükleer enerji ısrarından vazgeçilmeli” şeklinde konuşan Şevkin, “Teknolojisi son derece ilerlemiş Japonya, yaşadığı nükleer kaza nedeniyle bu enerjiden vazgeçmiştir. Unutulmamalıdır ki; iki hafta önce Türkiye’nin tamamında meydana gelen elektrik kesintisinin neden kaynaklandığı henüz anlaşılamamıştır. Bu anlayış  Allah muhafaza bir nükleer sızıntıyı nasıl önleyecek” dedi.
“KAYNAKLARIMIZI KULLANAMIYORUZ”

Türkiye’nin dünya turizmine hizmet edebilecek nitelikteki çok önemli koylarında nükleer santral yapılmak istendiğini kaydeden Şevkin, “ Bölgemizde de bacasız sanayii denilen turizme yatırım yapılsa getirisi yüksek olabilecek Akkuyu Bölgesi’ne toplumsal tepkilere karşın nükleer santral kurulmaktadır. Dünya nükleer kaza sonrası yaşanan binlerce ölüm, kanser gibi  hastalıklarla  karşı karşıya kalmışken Japonya’da son yaşanan nükleer kaza nedeniyle tüm Avrupa nükleer enerji ile ilgili yatırımlarını durdururken Türkiye’nin, tüm alternatif kaynakların envanterini çıkarmadan ve hayata geçirmeden nükleer santralde ısrarcı olması  kabul edilemez” dedi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°