CHP’Lİ ŞEVKİN’DEN TÜPLÜ DALIŞ
Manşet Haber 11.09.2021 19:45:21 0

CHP’Lİ ŞEVKİN’DEN TÜPLÜ DALIŞ

CHP’Lİ ŞEVKİN’DEN TÜPLÜ DALIŞ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu Üyesi Dr. Müzeyyen Şevkin, Marmara Denizi’nin derinliklerinde müsilaj avına çıktı.
Dr. Şevkin, komisyonun CHP’li Üyeleri Ali Şeker, Emine Gülizar Emecan ve İlhami Özcan Aygün’ün yanı sıra diğer partilere mensup üyelerle birlikte Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorununun etkilerini derinliklerde gözlemlemek üzere dalış yaptı.
İstanbul Yenikapı Arıtma Tesisi’ndeki incelemelerin ardından komisyon üyeleriyle birlikte tekneyle Büyükada’ya geçen CHP’li Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, denizin derinliklerinde müsilaj avına çıktı.
Zorlu ve heyecanlı bir dalışın ardından açıklama yapan Dr. Şevkin, Büyükada civarında yaptığı dalışta müsilaj miktarının görünürde azalmış gibi olsa da özellikle çok sayıda ölü deniz kabuklusu ve ölü yengeçle karşılaştığını vurguladı.
“ACİLEN ÖNLEM ALINMALI”
Üzerindeki müsilaj örtüsünün yarattığı havasız ortam nedeniyle deniz çayırlarının yok olduğuna dikkat çeken Dr. Şevkin, “Bu günlerde denizin yüzeyinde müsilaj olmaması tehlikenin geçtiği anlamına gelmemelidir. Denizin dibinde canlı ölümleri gerçekleşiyor. Ekolojik denge canlılar aleyhine bozulmuş durumda. Acilen önlem alınması gerekiyor” dedi.
Adeta can çekişen Marmara Denizi’ni bu durumdan kurtarmak üzere kurulan komisyon çalışmaları kapsamında detaylı ve samimi bir çalışmanın ürünü olarak denizin altında müsilaj avına çıktığını kaydeden Dr. Şevkin, evsel ve sanayi atıklarının ileri biyolojik arıtımdan geçmesinin önemine dikkat çekti. Gemilerin sintine sularının denetlenmesinin yanı sıra denize stabilize ve hafriyat atıklarının dökülmemesi gereğine işaret eden Dr. Şevkin, “Türkiye’de artık kıyı yağmasına son verilmeli. Balıkçılık sürdürülebilir nitelikte gerekli önlemler alınarak gerçekleştirilmelidir. Müsilaj ulusal bir sorundur ve hiçbir ayrıma, kargaşaya meydan vermeden hükümet ve belediyeler eşgüdüm halinde çalışmalıdır” diye konuştu.
Dr. Şevkin, komisyon çalışmaları kapsamında Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm illerde ve ilçelerde gerek arıtma tesisleri gerekse denize akan kirli atıkların inceleme sürecine alındığını, tüm önlemlerin hayata geçirilmesi için üzerlerine düşen görevi yerine getireceklerini sözlerine ekledi.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°